Selimiye Üçlemesi'nin tamamlandığı Sanık'ta, üniversite son sınıf öğrencisi Yaşar Yılmaz'ın “içeri alınmasına” ve “itirafa” zorlanmasına tanık oluyoruz.
Gerçekte anonim bir figür olarak değerlendirilebilecek olan Yaşar Yılmaz, önüne konan boş kâğıtları nasıl dolduracağını düşünürken kendi geçmişini de sorgulayarak gecikmiş bir öz eleştiriye başlar.
“Akşama kadar yazacaksın. Beğenirlerse su, yemek ve cıgara verilecek. Komutanım söyledi. Kaç zamandır buradayım, konuşmayan adam görmedim… Akılsızlık etme. Yaz da kurtul.”
“Ne yazayım? Bir suçum yok ki benim.”
“Ne istiyorlarsa onu yaz. Yazdırırlar çünkü. Dayanamazsın. Yazdırırlar.”
Selimiye Üçlemesi'nin tamamlandığı Sanık'ta, üniversite son sınıf öğrencisi Yaşar Yılmaz'ın “içeri alınmasına” ve “itirafa” zorlanmasına tanık oluyoruz.
Gerçekte anonim bir figür olarak değerlendirilebilecek olan Yaşar Yılmaz, önüne konan boş kâğıtları nasıl dolduracağını düşünürken kendi geçmişini de sorgulayarak gecikmiş bir öz eleştiriye başlar.
“Akşama kadar yazacaksın. Beğenirlerse su, yemek ve cıgara verilecek. Komutanım söyledi. Kaç zamandır buradayım, konuşmayan adam görmedim… Akılsızlık etme. Yaz da kurtul.”
“Ne yazayım? Bir suçum yok ki benim.”
“Ne istiyorlarsa onu yaz. Yazdırırlar çünkü. Dayanamazsın. Yazdırırlar.”