"12 Eylül öncesi çeşitli cezaevlerinde kaldım. Bayrampaşa Cezaevi'ndeyken 45 metrelik bir tünel kazarak özgürlüğümün önündeki engeli aşmak istedim. 12 Eylül sonrası Mamak Cezaevi'ndeydim. Akıl almaz yaptırımlar ve işkenceler gördüm. Yüzlerce kez ölümden döndüm. Çoğu zaman, yaşadığımın farkında bile değildim. Gülmeyi, konuşmayı, hayal etmeyi, yürümeyi unuttum. Ellerim lime lime edildi, çoğu kez "öldü" diye bıraktılar. Bir metrekarelik yer altı ölüm hücrelerinde (tabutluklarda) aylarca tutuldum." "Bunca dayak ve işkenceye insan vücudunun dayanması, bir mucize gibi ama ben bu mucizeyi yaşadım." "Çok acı çektim, ama yaptıklarımdan asla pişmanlık duymadım. Doğru bildiğimden taviz vermedim. Bu cehenneme giderken de kafam dik girdim, çıkarken de kafam dik çıkıyordum. İnsanlığın bu derece aşağılanmasına kahroldum ama buna direndiğim için huzurluydum ve mutluydum." "... Yeni kuşakların bunları anlayacağını sanmıyorum. Bunları ancak bu zulmü yaşayan ve bu anlamda "yaşamı elinden alınan" benim kuşağımın daha iyi anlayacağını sanıyorum. Benim kuşağıma akıl almaz işkenceler, zulümler, acılar ve ölümler yaşattılar. Çünkü bu kuşak, kendi geleceğinde söz ve karar sahibi olmak istiyordu. Kendi kuşağımı çok seviyor, onlarla gurur duyuyor ve her zaman onların acılarını yüreğimde hissediyorum." Halil Güven'in anıları 12 Eylül karanlığını unutturmaya çalışanlara tutarlı, duygu dolu bir yanıt oluşturuyor.
"12 Eylül öncesi çeşitli cezaevlerinde kaldım. Bayrampaşa Cezaevi'ndeyken 45 metrelik bir tünel kazarak özgürlüğümün önündeki engeli aşmak istedim. 12 Eylül sonrası Mamak Cezaevi'ndeydim. Akıl almaz yaptırımlar ve işkenceler gördüm. Yüzlerce kez ölümden döndüm. Çoğu zaman, yaşadığımın farkında bile değildim. Gülmeyi, konuşmayı, hayal etmeyi, yürümeyi unuttum. Ellerim lime lime edildi, çoğu kez "öldü" diye bıraktılar. Bir metrekarelik yer altı ölüm hücrelerinde (tabutluklarda) aylarca tutuldum." "Bunca dayak ve işkenceye insan vücudunun dayanması, bir mucize gibi ama ben bu mucizeyi yaşadım." "Çok acı çektim, ama yaptıklarımdan asla pişmanlık duymadım. Doğru bildiğimden taviz vermedim. Bu cehenneme giderken de kafam dik girdim, çıkarken de kafam dik çıkıyordum. İnsanlığın bu derece aşağılanmasına kahroldum ama buna direndiğim için huzurluydum ve mutluydum." "... Yeni kuşakların bunları anlayacağını sanmıyorum. Bunları ancak bu zulmü yaşayan ve bu anlamda "yaşamı elinden alınan" benim kuşağımın daha iyi anlayacağını sanıyorum. Benim kuşağıma akıl almaz işkenceler, zulümler, acılar ve ölümler yaşattılar. Çünkü bu kuşak, kendi geleceğinde söz ve karar sahibi olmak istiyordu. Kendi kuşağımı çok seviyor, onlarla gurur duyuyor ve her zaman onların acılarını yüreğimde hissediyorum." Halil Güven'in anıları 12 Eylül karanlığını unutturmaya çalışanlara tutarlı, duygu dolu bir yanıt oluşturuyor.