Erzurum'un kahvehanelerinde âşıklar, ozanlar anlatırmış bunu; "Türk ve Hıristiyan Kıpçak kralının sarışın ve çok güzel bir kızı varmış. Kahramanımız Sinan, işte bu güzel kıza âşıkmış. Amma kızın bu aşktan haberi yokmuş! Gel zaman git zaman, sarı kız, Erzurum'a varlıklı ve etkili bir aileye gelin gelmiş. Yanında refakatçi olarak görevli olanlardan birisi de Sinan'mış. Konvoya refakat eden Sinan kızın ardından yürüyormuş. Gelinin konvoyu, çarşı ve pazarda ilerlerken, yanına yaklaşan fakir, garip, mağdur, muhtaç insanlar dertlerini anlatmaya çalışıyorlarmış. Kız da, dilekleri, arzuları, sıkıntıları elindeki kağıt ve kalemle not alıyormuş. Ancak, asıl mağdur âşık gencimiz Sinan ise bir türlü derdini açılamamış. Kızcağıza öylesine yanıp tutuşuyormuş ki diline bir türkü dolanmış. Bu türkü, yıllarca sonra kavuşamayan gençlerimizin yüreklerinde anlam kazanmış..." İşte sadece bir türküden esinlenilerek kaleme alınan bu hazin göç hikayesi insanları birbirinden ayıran savaşların acısını anlatıyor. Gazeteci-Yazar İbrahim Karahan araştırmacı yönüyle gerçek bilgilere dayanarak kaleme aldığı bu romanda bizi o serencamın tam içine alıyor... Anlıyoruz ki o zamanlar batırmışlar güneşimizi doğudan...
Erzurum'un kahvehanelerinde âşıklar, ozanlar anlatırmış bunu; "Türk ve Hıristiyan Kıpçak kralının sarışın ve çok güzel bir kızı varmış. Kahramanımız Sinan, işte bu güzel kıza âşıkmış. Amma kızın bu aşktan haberi yokmuş! Gel zaman git zaman, sarı kız, Erzurum'a varlıklı ve etkili bir aileye gelin gelmiş. Yanında refakatçi olarak görevli olanlardan birisi de Sinan'mış. Konvoya refakat eden Sinan kızın ardından yürüyormuş. Gelinin konvoyu, çarşı ve pazarda ilerlerken, yanına yaklaşan fakir, garip, mağdur, muhtaç insanlar dertlerini anlatmaya çalışıyorlarmış. Kız da, dilekleri, arzuları, sıkıntıları elindeki kağıt ve kalemle not alıyormuş. Ancak, asıl mağdur âşık gencimiz Sinan ise bir türlü derdini açılamamış. Kızcağıza öylesine yanıp tutuşuyormuş ki diline bir türkü dolanmış. Bu türkü, yıllarca sonra kavuşamayan gençlerimizin yüreklerinde anlam kazanmış..." İşte sadece bir türküden esinlenilerek kaleme alınan bu hazin göç hikayesi insanları birbirinden ayıran savaşların acısını anlatıyor. Gazeteci-Yazar İbrahim Karahan araştırmacı yönüyle gerçek bilgilere dayanarak kaleme aldığı bu romanda bizi o serencamın tam içine alıyor... Anlıyoruz ki o zamanlar batırmışlar güneşimizi doğudan...