"... İlk atışı kalabalığı oluşturanların başları üzerine yapmanızı emrediyorlar. Ancak kalabalık dağılmıyor ve giderek daha yüksek sesle bağırıyor; ve işte sana başlarının üzerine, havaya değil, doğrudan kalabalığın ortasına ateş etmen emrediliyor. Sana bu atıştan doğacak sonuçlardan sorumlu olmadığın daha önce telkin edilmişti. Ama sen, kanlar içindeki insanın senin açtığın ateşle yere düştüğünü, başkası tarafından değil senin tarafından öldürüldüğünü, ateş etmeyebileceğini ve o zaman da o insanın ölmeyeceğini biliyorsun. Ne yapmam gerekiyor? En azından silahını indirir ve o anda kardeşlerine ateş açmayı reddedebilirsin. Ama yarın yine aynı şey olabilir. Bu nedenle de, istesen de istemesen de iyice düşünmen ve seni silahsız kardeşlerine ateş etmek zorunda bırakan ‘asker' sıfatının ne olduğunu kendine sorman gerekiyor." "...yönetim ve yönetime nüfuz eden ve başkalarının emeğiyle yaşayanlar için, çalışanlar üzerinde hakimiyet kurmaya yarayan bir araç gereklidir; bu araç ise ordudur. Dış düşmanlara karşı savunma, yalnızca bahanedir. Hükümetler kendi haklarını ve diğer ulusu tahrik etmekte, daha sonra da ulusun refahı ya da savaşın ilanından başka bir çıkış yolu yokmuş görüntüsü vermekte ve bu savaş yine generaller, subaylar, tüccarlar ve genelde de zengin sınıflar için yararlı olmaktadır." "...niçin Ermeniler ve Türkler şimdi birbirini kesiyor ve acı çekiyorlar? Niçin Türkiye'den kalacak mirasın kendi payına düşecek kısmı için endişelenen İngiltere ve Rusya Ermenilerin kanlı savaşlarına son vermeyip bekliyorlar? Ya Çin-Japon, Türk, Alman, Fransız savaşları? Ya boyun eğmiş ulusların, yani Ermenilerin, Polonyalıların, İrlandalıların öfke dolu kini! Ya tüm ulusların savaş hazırlıkları? Tüm bunlar yurtseverliğin meyveleri. Bu duygu yüzünden denizleri dolduracak kadar kan döküldü ve insanlar bu eskiden kalma, modası geçmiş kalıntılardan kurtulamadıkları takdirde daha çok kan dökülecektir." -Lev Nikolayeviç Tolstoy-
"... İlk atışı kalabalığı oluşturanların başları üzerine yapmanızı emrediyorlar. Ancak kalabalık dağılmıyor ve giderek daha yüksek sesle bağırıyor; ve işte sana başlarının üzerine, havaya değil, doğrudan kalabalığın ortasına ateş etmen emrediliyor. Sana bu atıştan doğacak sonuçlardan sorumlu olmadığın daha önce telkin edilmişti. Ama sen, kanlar içindeki insanın senin açtığın ateşle yere düştüğünü, başkası tarafından değil senin tarafından öldürüldüğünü, ateş etmeyebileceğini ve o zaman da o insanın ölmeyeceğini biliyorsun. Ne yapmam gerekiyor? En azından silahını indirir ve o anda kardeşlerine ateş açmayı reddedebilirsin. Ama yarın yine aynı şey olabilir. Bu nedenle de, istesen de istemesen de iyice düşünmen ve seni silahsız kardeşlerine ateş etmek zorunda bırakan ‘asker' sıfatının ne olduğunu kendine sorman gerekiyor." "...yönetim ve yönetime nüfuz eden ve başkalarının emeğiyle yaşayanlar için, çalışanlar üzerinde hakimiyet kurmaya yarayan bir araç gereklidir; bu araç ise ordudur. Dış düşmanlara karşı savunma, yalnızca bahanedir. Hükümetler kendi haklarını ve diğer ulusu tahrik etmekte, daha sonra da ulusun refahı ya da savaşın ilanından başka bir çıkış yolu yokmuş görüntüsü vermekte ve bu savaş yine generaller, subaylar, tüccarlar ve genelde de zengin sınıflar için yararlı olmaktadır." "...niçin Ermeniler ve Türkler şimdi birbirini kesiyor ve acı çekiyorlar? Niçin Türkiye'den kalacak mirasın kendi payına düşecek kısmı için endişelenen İngiltere ve Rusya Ermenilerin kanlı savaşlarına son vermeyip bekliyorlar? Ya Çin-Japon, Türk, Alman, Fransız savaşları? Ya boyun eğmiş ulusların, yani Ermenilerin, Polonyalıların, İrlandalıların öfke dolu kini! Ya tüm ulusların savaş hazırlıkları? Tüm bunlar yurtseverliğin meyveleri. Bu duygu yüzünden denizleri dolduracak kadar kan döküldü ve insanlar bu eskiden kalma, modası geçmiş kalıntılardan kurtulamadıkları takdirde daha çok kan dökülecektir." -Lev Nikolayeviç Tolstoy-