Şehper,Dehlizdeki Kuş,Ayşegül Çelik'in renkli ve derinlikli gerçeklik algısıyla inci inci işlediği ve birbirine yasladığı hikayelerini bir araya getiriyor. Hayatın bütün lanetini kendi isimlerinde taşıyan,sayıklamalarıkehanete dönüşen, aklının en kilitli yerinden vurulan, yıldız yağmurunda dolaşan, zamanın kırıldığı yere gelip dayanan kahramanlar, sokakların sessizliğine basan kapkaranlık hayatlar... Bir dönmedolap, bir atlıkarınca bu...Yere düşmüş bir çift soğan, gümüş gözlerini dikmiş seyrediyor her şeyi... "Yiyip içmeyi kesişim böyle oldu.Onu hapsolduğu yapışkan karanlıkta öldürecektim. Yine de beslenmenin bir yolunu buldu; kabuklanmaya başlayan yaralarından başlayıp kemirmeye koyuldu içimi. Bende yaşıyordu,beni bitiriyordu.Gitgide büyüyordu bu arada, ağırlaşıyordu... Ağırlaşıyordu, oturup kalkmak, yatmak, uyumak uyuyamamak, kabuslar...Her daim ter içindeydim.Mevsim yazdı, bir yudum su içmiyordum.Dudaklarım kuru, çatlak... Güneş öğleye varmadan ortalığı kavurmaya başlıyordu.Doğuma da az kaldı, fakat bilmeyenler anlamıyor gebeliğimi...Haklılar, çünkü yuvalandığını göstermiyor böcek, karnım küçücük. Ben, bir tek ben biliyorum içimdekilerini;kanatları çoktan düştü, şimdi gözleri, bakışları oluşuyor içimde; tırnakları bileniyor ağırlaşıyor..."
Şehper,Dehlizdeki Kuş,Ayşegül Çelik'in renkli ve derinlikli gerçeklik algısıyla inci inci işlediği ve birbirine yasladığı hikayelerini bir araya getiriyor. Hayatın bütün lanetini kendi isimlerinde taşıyan,sayıklamalarıkehanete dönüşen, aklının en kilitli yerinden vurulan, yıldız yağmurunda dolaşan, zamanın kırıldığı yere gelip dayanan kahramanlar, sokakların sessizliğine basan kapkaranlık hayatlar... Bir dönmedolap, bir atlıkarınca bu...Yere düşmüş bir çift soğan, gümüş gözlerini dikmiş seyrediyor her şeyi... "Yiyip içmeyi kesişim böyle oldu.Onu hapsolduğu yapışkan karanlıkta öldürecektim. Yine de beslenmenin bir yolunu buldu; kabuklanmaya başlayan yaralarından başlayıp kemirmeye koyuldu içimi. Bende yaşıyordu,beni bitiriyordu.Gitgide büyüyordu bu arada, ağırlaşıyordu... Ağırlaşıyordu, oturup kalkmak, yatmak, uyumak uyuyamamak, kabuslar...Her daim ter içindeydim.Mevsim yazdı, bir yudum su içmiyordum.Dudaklarım kuru, çatlak... Güneş öğleye varmadan ortalığı kavurmaya başlıyordu.Doğuma da az kaldı, fakat bilmeyenler anlamıyor gebeliğimi...Haklılar, çünkü yuvalandığını göstermiyor böcek, karnım küçücük. Ben, bir tek ben biliyorum içimdekilerini;kanatları çoktan düştü, şimdi gözleri, bakışları oluşuyor içimde; tırnakları bileniyor ağırlaşıyor..."