Meme-alan, Siyabend u Xece, Zembilfroş, Mem u Zin Kürdistan coğrafyasının yasını tutan destanlardır. Homeros'un İlyada ve Odysseus kadar derin bir gizeme sahip olan Kürdistan "Epope"leri Mezopotamya'nın kadim tarihine şahitlik ederler.
Mezopotamya coğrafyasında ilk destan sayılan Gılgamış, Uruk kentinde yaşamış bir kraldı, Gılgamış'ın ölüm karşısında çaresizliğe bir baskaldırı olan destan, Sümerce olarak çivi yazısı ile tabletlere geçirilmiş olup günümüze taşınmıştır, destan hayata karşı bir meydan okumadır. Tarihçi Cambell'e göre binbir gece masallarının basindaki hayatların ya da kadın cinayetleri her ne kadar intikam duygusuyla açıklanmaya çalışılsa da asıl görmemiz gereken masalların kendi içinde dönüştürdüğü mücadele ve direnme olgusu, Kürd destanlarında gerek Meme-alan, Siyabend u Xece ve diğerlerinin öyküsünde insanın doğayla, zorbalıkla anlatı ritüellerini umutsuzluğa akrşı teslim olmaktansa ölümü yeğleyen bir hayatı resmeder. Kaderle belirlenen bir hayat tarifine karşı çıkışın, özünü oluşturan ve bunun nedeniyle yaratılan destanların ömürlerinde kadere karşı meydan okuma vardır.
'Sekizinci Ölüm' sanırım ilk Kürd "Librettosu"dur. Eski Mezopotamya'da anlatılan mitolojik öyküler, karmaşık olmaktan çok, bize ulaşan şekliyle saf ve berraktır.
Homeros tarafından edebiyata uyarlanmış ve tek anlatıya indirgenmiş, okunurken okuyucusunu sıkmayan anlatılardır destanlar. Bu yazım türüne benzeyen "Libretto" sanatsal yaratının birbirine eklemlenme halidir.
Ümit ederim ki; 'Sekizinci Ölüm' bu haliyle bu acılı coğrafyanın bir destan öznesi olmayı hak eder.
Meme-alan, Siyabend u Xece, Zembilfroş, Mem u Zin Kürdistan coğrafyasının yasını tutan destanlardır. Homeros'un İlyada ve Odysseus kadar derin bir gizeme sahip olan Kürdistan "Epope"leri Mezopotamya'nın kadim tarihine şahitlik ederler.
Mezopotamya coğrafyasında ilk destan sayılan Gılgamış, Uruk kentinde yaşamış bir kraldı, Gılgamış'ın ölüm karşısında çaresizliğe bir baskaldırı olan destan, Sümerce olarak çivi yazısı ile tabletlere geçirilmiş olup günümüze taşınmıştır, destan hayata karşı bir meydan okumadır. Tarihçi Cambell'e göre binbir gece masallarının basindaki hayatların ya da kadın cinayetleri her ne kadar intikam duygusuyla açıklanmaya çalışılsa da asıl görmemiz gereken masalların kendi içinde dönüştürdüğü mücadele ve direnme olgusu, Kürd destanlarında gerek Meme-alan, Siyabend u Xece ve diğerlerinin öyküsünde insanın doğayla, zorbalıkla anlatı ritüellerini umutsuzluğa akrşı teslim olmaktansa ölümü yeğleyen bir hayatı resmeder. Kaderle belirlenen bir hayat tarifine karşı çıkışın, özünü oluşturan ve bunun nedeniyle yaratılan destanların ömürlerinde kadere karşı meydan okuma vardır.
'Sekizinci Ölüm' sanırım ilk Kürd "Librettosu"dur. Eski Mezopotamya'da anlatılan mitolojik öyküler, karmaşık olmaktan çok, bize ulaşan şekliyle saf ve berraktır.
Homeros tarafından edebiyata uyarlanmış ve tek anlatıya indirgenmiş, okunurken okuyucusunu sıkmayan anlatılardır destanlar. Bu yazım türüne benzeyen "Libretto" sanatsal yaratının birbirine eklemlenme halidir.
Ümit ederim ki; 'Sekizinci Ölüm' bu haliyle bu acılı coğrafyanın bir destan öznesi olmayı hak eder.