İkinci El
İnsanın 22 yıl ülkesinden uzakta kalması hiç de kolay olmasa gerek. Yabancı bir ülkenin şartlarına alışması, o şartlarda hayatını sürdürmeye çalışması. Üstelik pasaportsuz ve vatansız olarak. Zorunlu olarak uzakta kalması! Deniz Kavukçuoğlu "Sen Vatan Haini misin, Baba?" adlı kitabında böyle bir dönemini anlatıyor. 70’li yıllardan 90’lı yıllara kadar Almanya’da ticaret, yöneticilik, sosyal pedagogluk gibi çeşitli meslekler icra ederek hayatını sürdüren Kavukçuoğlu anılarını yazarken kronolojik bir sıra gözetmemiş. Her bir bölümü ayrı okuyup, ayrı değerlendirmek mümkün. Üstelik yazar bu zor dönemi anlatırken okuyucunun duygularını sömürmeye de kalkmıyor. Sade, keyifli hatta neşeli denebilecek bir anlatım hâkim kitaba. Zaman zaman bir gezi kitabı tadını da alabileceğiniz "Sen Vatan Haini misin, Baba?” başka ülkeleri, o ülkelerin insanlarını tanıyan birinin deneyimlerinden yararlanmak için iyi bir fırsat. Kitabın sayfaları arasında bazen Almanlarla bir birahaneye dalıyor, bazen İspanyollarla birlikte flamenko yaparak haksızlıklara başkaldırıyor ya da Portekiz’de bir meyhanede fado dinleyerek hüzünlenebiliyorsunuz. Ama en önemlisi Türkiye’yi ve Türk insanını görüyorsunuz. Uzaktan ve çok yakından...
İkinci El
İnsanın 22 yıl ülkesinden uzakta kalması hiç de kolay olmasa gerek. Yabancı bir ülkenin şartlarına alışması, o şartlarda hayatını sürdürmeye çalışması. Üstelik pasaportsuz ve vatansız olarak. Zorunlu olarak uzakta kalması! Deniz Kavukçuoğlu "Sen Vatan Haini misin, Baba?" adlı kitabında böyle bir dönemini anlatıyor. 70’li yıllardan 90’lı yıllara kadar Almanya’da ticaret, yöneticilik, sosyal pedagogluk gibi çeşitli meslekler icra ederek hayatını sürdüren Kavukçuoğlu anılarını yazarken kronolojik bir sıra gözetmemiş. Her bir bölümü ayrı okuyup, ayrı değerlendirmek mümkün. Üstelik yazar bu zor dönemi anlatırken okuyucunun duygularını sömürmeye de kalkmıyor. Sade, keyifli hatta neşeli denebilecek bir anlatım hâkim kitaba. Zaman zaman bir gezi kitabı tadını da alabileceğiniz "Sen Vatan Haini misin, Baba?” başka ülkeleri, o ülkelerin insanlarını tanıyan birinin deneyimlerinden yararlanmak için iyi bir fırsat. Kitabın sayfaları arasında bazen Almanlarla bir birahaneye dalıyor, bazen İspanyollarla birlikte flamenko yaparak haksızlıklara başkaldırıyor ya da Portekiz’de bir meyhanede fado dinleyerek hüzünlenebiliyorsunuz. Ama en önemlisi Türkiye’yi ve Türk insanını görüyorsunuz. Uzaktan ve çok yakından...