“Şiirde form, şairin yaratacağı anlam bütünlüğünün mahiyetiyle meydana gelir. Form şairde bazen dil bakımından da oluşabilir. Şiirdeki biçem şairin diline göre gelişebileceği gibi bunun tersi de olabilir. Şiirdeki dil biçemle de gelişebilir; ama bu şairin her aklına geleni yazması anlamına gelmez. Şair her aklına geleni şiirde kullanmamalı. Her aklına geleni şiire taşırsa saçma sapan bir metin (şiir değil) ortaya çıkabilir. İlham, geldiği şairin şeklini alır.
Şairde zaten bir şiir potansiyeli her an mevcut, gelen ilham buna göre şekillenir. Her şiir kendi formuyla beraber yazılır; fakat şair bazen aruz bazense serbest yazayım derse üslup oluşmaz. Burada ses yine temel bir etkendir. Şekilden ziyade ses bize yol gösterir. Üslup ses ayrıcalığıyla olur. Altını çiziyorum; üslup bir şairde ses ayrıcalığıdır. Üslubu olmayan herhangi bir insanın yazdıkları ne kadar güzel olursa olsun, ne kadar estetik olursa olsun ve ne kadar ‘ulvi' olursa olsun sanat ürünü olmaz. Yani şiir olmaz.”
“Şiirde form, şairin yaratacağı anlam bütünlüğünün mahiyetiyle meydana gelir. Form şairde bazen dil bakımından da oluşabilir. Şiirdeki biçem şairin diline göre gelişebileceği gibi bunun tersi de olabilir. Şiirdeki dil biçemle de gelişebilir; ama bu şairin her aklına geleni yazması anlamına gelmez. Şair her aklına geleni şiirde kullanmamalı. Her aklına geleni şiire taşırsa saçma sapan bir metin (şiir değil) ortaya çıkabilir. İlham, geldiği şairin şeklini alır.
Şairde zaten bir şiir potansiyeli her an mevcut, gelen ilham buna göre şekillenir. Her şiir kendi formuyla beraber yazılır; fakat şair bazen aruz bazense serbest yazayım derse üslup oluşmaz. Burada ses yine temel bir etkendir. Şekilden ziyade ses bize yol gösterir. Üslup ses ayrıcalığıyla olur. Altını çiziyorum; üslup bir şairde ses ayrıcalığıdır. Üslubu olmayan herhangi bir insanın yazdıkları ne kadar güzel olursa olsun, ne kadar estetik olursa olsun ve ne kadar ‘ulvi' olursa olsun sanat ürünü olmaz. Yani şiir olmaz.”