Sessizliğin İlk Sesi

Stok Kodu:
2023080013890
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
172
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
1981-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
2023080013890
634924
Sessizliğin İlk Sesi
Sessizliğin İlk Sesi
14.80

İkinci El

Edebiyatın kendisi başlı başına bir risktir hiç kuşkusuz ama heralde hikâye, edebî türler arasında risk almayı daha çok gerektiren bir niteliğe sahiptir. Siz bakmayın öyle önüne gelenin "öykü" yazıp "öykücü" sıfatıyla ortalıkta gezinmesine, hikâye farklıdır. Elinizde tuttuğunuz kitap, hem aldığı risklerle, hem de giderek klasikleşen yapısıyla apayrı bir yerde duruyor bu nedenle ve yine bu nedenle, hikâyelerin ne olduğunu da, ne olması gerektiğini de apaçık gösteriyor. Satır aralarına sinen Hüzzam Mavisi, biraz da bundandır belki. Sessizliğin İlk Sesi, sesi hemen hiç duymayanların sesini duyuruyor olanca çıplaklık ve çarpıcılığıyla. Ne yazık ki, nicedir sağır kesildiğimiz bir dünyada yaşayan bu insanları görmüyoruz artık, gördüğümüz yerde başımızı çeviriyoruz çoğu kez. Hatta, işin kolayına kaçıp elimizdeki aynayı kendi yüzümüze yakın tutarak kendimizden söz ediyoruz hep. Görünmesin "onlar," görmeyelim "onları," kitaplarımızdan, gazetelerimizden, televizyonlarımızdan içeri girmesinler. Vaktiyle, sınıflardan söz edilenlerin sınıflardan içeri sokulmadığı bir ülkede yaşıyoruz biz..

İkinci El

Edebiyatın kendisi başlı başına bir risktir hiç kuşkusuz ama heralde hikâye, edebî türler arasında risk almayı daha çok gerektiren bir niteliğe sahiptir. Siz bakmayın öyle önüne gelenin "öykü" yazıp "öykücü" sıfatıyla ortalıkta gezinmesine, hikâye farklıdır. Elinizde tuttuğunuz kitap, hem aldığı risklerle, hem de giderek klasikleşen yapısıyla apayrı bir yerde duruyor bu nedenle ve yine bu nedenle, hikâyelerin ne olduğunu da, ne olması gerektiğini de apaçık gösteriyor. Satır aralarına sinen Hüzzam Mavisi, biraz da bundandır belki. Sessizliğin İlk Sesi, sesi hemen hiç duymayanların sesini duyuruyor olanca çıplaklık ve çarpıcılığıyla. Ne yazık ki, nicedir sağır kesildiğimiz bir dünyada yaşayan bu insanları görmüyoruz artık, gördüğümüz yerde başımızı çeviriyoruz çoğu kez. Hatta, işin kolayına kaçıp elimizdeki aynayı kendi yüzümüze yakın tutarak kendimizden söz ediyoruz hep. Görünmesin "onlar," görmeyelim "onları," kitaplarımızdan, gazetelerimizden, televizyonlarımızdan içeri girmesinler. Vaktiyle, sınıflardan söz edilenlerin sınıflardan içeri sokulmadığı bir ülkede yaşıyoruz biz..

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat