İkinci El
Kendi çağının tiryakisi olan yazar daha ötesini, yani geleceği, bugünün içinde saklı geleceği rahatlıkla kurgulayabilir, der Canetti. "Kendi çağının tiryakisi" olmak, kişinin, başkalarının, çağdaşlarının deneyimlerini içselleştirmeye çalışması mıdır? Ya da benliğinin sınırlarını başkalarını da tümüyle kapsayabilecek biçimde genişletebilmesi mi? İnsan, gerçekten, benliğinin sınırlarını nereye kadar genişletebilir? Bedeninin sınırlarına dek mi? Böyleyse şayet, kurulması ya da yıkılması gereken ilk şey bedene dair bilgi ve söylemlerimiz olmalı... Kişi, kendinde tüm insanlığı ve başkalarını ancak böyle kavrayabilir, temsil edebilir belki de. Ve has sanat işte bundan ibarettir. Aslı Tohumcu, bana göre, bunu yapabilen ender yazarlarımızdan biri! Bazı kitaplar bize içinde yaşadığımız bu dünyanın ne menem bir cehennem olduğunu hatırlatır, sarsar bizi... Tıpkı 1984'te, Cesur Yeni Dünya'da olduğu gibi... Bazılarıysa korunaklı bir biçimde yaşadığımız ve dört başı mamur sandığımız bu dünyaya "cehennemi" taşırlar; süslenmiş, kılık değiştirmiş, estetize edilmiş insan gerçekliğinin üzerindeki perdeyi sıyırıverirler bir anda. Aslı Tohumcu'nun Şeytan Geçti'de yaptığı gibi... Ahmet Öz
İkinci El
Kendi çağının tiryakisi olan yazar daha ötesini, yani geleceği, bugünün içinde saklı geleceği rahatlıkla kurgulayabilir, der Canetti. "Kendi çağının tiryakisi" olmak, kişinin, başkalarının, çağdaşlarının deneyimlerini içselleştirmeye çalışması mıdır? Ya da benliğinin sınırlarını başkalarını da tümüyle kapsayabilecek biçimde genişletebilmesi mi? İnsan, gerçekten, benliğinin sınırlarını nereye kadar genişletebilir? Bedeninin sınırlarına dek mi? Böyleyse şayet, kurulması ya da yıkılması gereken ilk şey bedene dair bilgi ve söylemlerimiz olmalı... Kişi, kendinde tüm insanlığı ve başkalarını ancak böyle kavrayabilir, temsil edebilir belki de. Ve has sanat işte bundan ibarettir. Aslı Tohumcu, bana göre, bunu yapabilen ender yazarlarımızdan biri! Bazı kitaplar bize içinde yaşadığımız bu dünyanın ne menem bir cehennem olduğunu hatırlatır, sarsar bizi... Tıpkı 1984'te, Cesur Yeni Dünya'da olduğu gibi... Bazılarıysa korunaklı bir biçimde yaşadığımız ve dört başı mamur sandığımız bu dünyaya "cehennemi" taşırlar; süslenmiş, kılık değiştirmiş, estetize edilmiş insan gerçekliğinin üzerindeki perdeyi sıyırıverirler bir anda. Aslı Tohumcu'nun Şeytan Geçti'de yaptığı gibi... Ahmet Öz