Bir kış sabahı Muammer Efendi kahve fincanının birincisinde, sigaranın henüz ikincisinde iken bahçede birdenbire çıkan bora şiddetiyle bir kedi konseridir kopar. Kulak tırmalayan inceli kalınlı sesler zavallı adamın boş kafasına dolunca beynine yıldırım vurmuş gibi olur. Başının içi açılır, kapanır.
--Vay anasını.
Küfrüyle yerinden fırlar. Tütün tabakasını, tablayı devirir. Yapılmış sigaraların çoğunu çiğner. Elindeki kahvenin yarısını üzerine, yarısını mindere döker. Pencereye yanaşır. Bir de bahçeye bakar ki ne görsün, komşusunun büyük incir ağacında her renkte, her boyda bir sürü hesapsız kediler hep bir ağızdan koro yapıyorlar.
Hayriye hanımın dişi kedisi Şirin en üst dalda, hovardalar aşağıdan öyle bir muhasara hattı çevirmişler ki maşuka için kanatlanıp da uçmaktan başka halas çaresi yok.
Bir kış sabahı Muammer Efendi kahve fincanının birincisinde, sigaranın henüz ikincisinde iken bahçede birdenbire çıkan bora şiddetiyle bir kedi konseridir kopar. Kulak tırmalayan inceli kalınlı sesler zavallı adamın boş kafasına dolunca beynine yıldırım vurmuş gibi olur. Başının içi açılır, kapanır.
--Vay anasını.
Küfrüyle yerinden fırlar. Tütün tabakasını, tablayı devirir. Yapılmış sigaraların çoğunu çiğner. Elindeki kahvenin yarısını üzerine, yarısını mindere döker. Pencereye yanaşır. Bir de bahçeye bakar ki ne görsün, komşusunun büyük incir ağacında her renkte, her boyda bir sürü hesapsız kediler hep bir ağızdan koro yapıyorlar.
Hayriye hanımın dişi kedisi Şirin en üst dalda, hovardalar aşağıdan öyle bir muhasara hattı çevirmişler ki maşuka için kanatlanıp da uçmaktan başka halas çaresi yok.