Sene: 1944… Sezai Karakoç yatılı olarak okuduğu Maraş'ta ortaokul öğrencisidir. Çarşıya çıktığı bir Cumartesi gününde duvara asılı Büyük Doğu afişini görünce adeta yere mıhlanır ve duygularını şu şekilde dile getirir: “ O güne kadar, İslam içimizde sakladığımız bir inanç idi. Kimselere pek açılamıyorduk. Yasak, mazlum ve mağdur bir düşünce gibiydi ruhumuzda. Ama işte görmüştük. İstanbul'da çıkan bir dergide onu çağdaş üslupla savunan bir kalem vardı. İslam'ın yükselen yeni, canlı sesiydi bu…”
Sezai Karakoç, hayatı boyunca Necip Fazıl'a karşı beslediği bu duygularını, Üstadın yanında ve yakınında bulunmak suretiyle daha ileri noktalara taşır. İşte bu kitap, alanında bir ilk olarak A'dan Z'ye kadar bu ikilinin ilişkilerini irdelemekte ve Üstadın vefatı üzerine “Göklerin Çektiği Kartal” yazısıyla adeta taçlandırmış bulunmaktadır
Necip Fazıl ise, has talebesi, izleyicisi ve devam ettiricisi Sezai Karakoç hakkında: “Ben o eserimde(Babıali) adı geçenlerin hiç biriyle değişmem Sezai'yi… Onların bin tanesi bir Sezai eder mi?” ifadesini kullanır.
Roman tadında ve üslubunda yazılan bu eser, okuyucuyu derin ufuklarda gezdirmeyi başaracağı gibi, ona birçok şey kazandıracağı kanısındayız.
Sene: 1944… Sezai Karakoç yatılı olarak okuduğu Maraş'ta ortaokul öğrencisidir. Çarşıya çıktığı bir Cumartesi gününde duvara asılı Büyük Doğu afişini görünce adeta yere mıhlanır ve duygularını şu şekilde dile getirir: “ O güne kadar, İslam içimizde sakladığımız bir inanç idi. Kimselere pek açılamıyorduk. Yasak, mazlum ve mağdur bir düşünce gibiydi ruhumuzda. Ama işte görmüştük. İstanbul'da çıkan bir dergide onu çağdaş üslupla savunan bir kalem vardı. İslam'ın yükselen yeni, canlı sesiydi bu…”
Sezai Karakoç, hayatı boyunca Necip Fazıl'a karşı beslediği bu duygularını, Üstadın yanında ve yakınında bulunmak suretiyle daha ileri noktalara taşır. İşte bu kitap, alanında bir ilk olarak A'dan Z'ye kadar bu ikilinin ilişkilerini irdelemekte ve Üstadın vefatı üzerine “Göklerin Çektiği Kartal” yazısıyla adeta taçlandırmış bulunmaktadır
Necip Fazıl ise, has talebesi, izleyicisi ve devam ettiricisi Sezai Karakoç hakkında: “Ben o eserimde(Babıali) adı geçenlerin hiç biriyle değişmem Sezai'yi… Onların bin tanesi bir Sezai eder mi?” ifadesini kullanır.
Roman tadında ve üslubunda yazılan bu eser, okuyucuyu derin ufuklarda gezdirmeyi başaracağı gibi, ona birçok şey kazandıracağı kanısındayız.