Hikâyeleri ile tanıdığımız Kâmil Doruk, bir sürpriz yapıp, şimdi de bir masal anlatıcısı olarak bizimle buluşuyor. Sil Pasını Gönlünün, insanın kendisinden doğacak kötülüklerden hem kendisini hem de başkalarını koruduğu, insanların an be an mücadele ve çabayla iyiliğe doğru ilerledikleri bir masal evreni. Düşle gerçeğin sınırında, bazen bir lütuf bazen da katı gerçeğin kendini dayattığı bu masal evreni, hakikatte yaşadığımız hayat gibi gerçek. Kâmil Doruk buna masal diyerek ve masal havasında anlatarak sanki bize, gerçeğimizi bir de bu açıdan göstermek istiyor.
Sil Pasını Gönlünün masalındaki her olay ve gerçekliği aşan metafizik müdahaleler adeta sundukları iyilik özüyle insanı olması gerekenle yüzleştiriyorlar. Yaşananlar, insanın başına gelen her türlü olay, masaldaki irreel unsurlardan sıyrılıp bir varoluş hikmeti, değerlerin ve erdemlerin uygulama alanı haline geliyor.
Masal bittiğinde sunduğu yekpare bir hayat algısı, her türlü olayın ve durumun ötesinde dost bir dünya, insanın insana dayanıp güvendiği, erdemlerin uygulandıkça an be an insanı yeniden inşa ettiği, ne olursa olsun iyiliğin galip geldiği bir varoluş tablosu ortaya koyuyor.
Hikâyeleri ile tanıdığımız Kâmil Doruk, bir sürpriz yapıp, şimdi de bir masal anlatıcısı olarak bizimle buluşuyor. Sil Pasını Gönlünün, insanın kendisinden doğacak kötülüklerden hem kendisini hem de başkalarını koruduğu, insanların an be an mücadele ve çabayla iyiliğe doğru ilerledikleri bir masal evreni. Düşle gerçeğin sınırında, bazen bir lütuf bazen da katı gerçeğin kendini dayattığı bu masal evreni, hakikatte yaşadığımız hayat gibi gerçek. Kâmil Doruk buna masal diyerek ve masal havasında anlatarak sanki bize, gerçeğimizi bir de bu açıdan göstermek istiyor.
Sil Pasını Gönlünün masalındaki her olay ve gerçekliği aşan metafizik müdahaleler adeta sundukları iyilik özüyle insanı olması gerekenle yüzleştiriyorlar. Yaşananlar, insanın başına gelen her türlü olay, masaldaki irreel unsurlardan sıyrılıp bir varoluş hikmeti, değerlerin ve erdemlerin uygulama alanı haline geliyor.
Masal bittiğinde sunduğu yekpare bir hayat algısı, her türlü olayın ve durumun ötesinde dost bir dünya, insanın insana dayanıp güvendiği, erdemlerin uygulandıkça an be an insanı yeniden inşa ettiği, ne olursa olsun iyiliğin galip geldiği bir varoluş tablosu ortaya koyuyor.