İkinci El
Vâridât, Şeyh Bedrettin'in öğrencileriyle yaptığı söyleşileri içeriyor. Kavramların ve cümlelerin sağlamlığı, söyleşileri, Şeyh'in okuyup düzelttiğini gösteriyor. Bir tasavvuf yapıtı olan Vâridât, tasavvufun sınırlarını aşıyor, Şeyh'in varlık ve bilgi kuramına dönüşüyor. Şeyh'in Tanrı, varlık ve insan hakkındaki düşünceleri, çağını aşan öze sahiptir. Kuşkusuz, bir Rönesans düşünürü değildir, ama İslam dünyasında eşi az bulunur bir aydındır. Şeyh Bedrettin, bu söyleşilerde, felsefe yapar. Vâridât, onun ilkçağ Yunan felsefesiyle, çağının olgucu bilimleriyle, yani fizikle, kimyayla, bir ölçüde biyolojiyle ilgilendiğini gösterir. Osmanlı, Şeyh'in yapıtlarıyla adaleti sağlamaya çalışırken, onun öğrencileriyle yaptığı söyleşileri içeren Vâridât'ını sürekli yasaklamıştır. Osmanlı tarihe gömülürken bile, Vâridât yasaktı. -Vecihi Timuroğlu
İkinci El
Vâridât, Şeyh Bedrettin'in öğrencileriyle yaptığı söyleşileri içeriyor. Kavramların ve cümlelerin sağlamlığı, söyleşileri, Şeyh'in okuyup düzelttiğini gösteriyor. Bir tasavvuf yapıtı olan Vâridât, tasavvufun sınırlarını aşıyor, Şeyh'in varlık ve bilgi kuramına dönüşüyor. Şeyh'in Tanrı, varlık ve insan hakkındaki düşünceleri, çağını aşan öze sahiptir. Kuşkusuz, bir Rönesans düşünürü değildir, ama İslam dünyasında eşi az bulunur bir aydındır. Şeyh Bedrettin, bu söyleşilerde, felsefe yapar. Vâridât, onun ilkçağ Yunan felsefesiyle, çağının olgucu bilimleriyle, yani fizikle, kimyayla, bir ölçüde biyolojiyle ilgilendiğini gösterir. Osmanlı, Şeyh'in yapıtlarıyla adaleti sağlamaya çalışırken, onun öğrencileriyle yaptığı söyleşileri içeren Vâridât'ını sürekli yasaklamıştır. Osmanlı tarihe gömülürken bile, Vâridât yasaktı. -Vecihi Timuroğlu