“Son senelerin en önemli Japon yönetmeni olarak kabul edilen Koreeda Hirokazu'nun ‘After Life' diye bir filmi var. Bu film bence en iyi filmlerinden bir tanesi değil ama teması çok enteresan. Bence daha iyi yapılabilir ve bir başyapıt olabilirdi. Ölümden sonra kişiler araf olarak kabul edebileceğimiz bir yere geliyorlar. Ve orada herkese yanlarında götürebilecekleri tek bir hatırayı seçme hakkı veriliyor. Seçtikleri anıları artık sonsuza kadar onlarla olacak; onu hep hatırlayacaklar, bilecekler, yaşayacaklar.”
Sinemayı Seven Adam, Mithat Alam'ın şahsi hikâyesiyle beraber Boğaziçi Üniversitesi'nde kurduğu film merkezinin de hikayesini, üstelik birinci ağızdan aktarıyor. Umut Barış Dönmez'in hazırladığı ve yürüttüğü söyleşiyle şekillenen kitapta, Mithat Alam sevmediği iş yaşamından kopup sevdiği sinemaya dair meşgalelere nasıl “bulaştığı”nı zevkle anlatıyor. Bir yandan filmler ve yönetmenler, oyuncular hakkında muazzam bir sohbete tanıklık ederken diğer
yandan sinema tarihine, Mithat Alam Film Merkezi'nin kuruluşu ve gelişimine, Film Merkezi'nde yapılan işlere, Merkez'den yetişen sinemacılara uzanan kapsamlı bir dökümün sunulmasına da şahit oluyoruz.
Sinemayı Seven Adam sadece bir insanın hikayesini anlatmıyor; insanların yaptıkları “iyi” işlerle kendi hayatlarını olduğu kadar başkalarının hayatlarını da nasıl zenginleştirdiğini gösteriyor...
“Son senelerin en önemli Japon yönetmeni olarak kabul edilen Koreeda Hirokazu'nun ‘After Life' diye bir filmi var. Bu film bence en iyi filmlerinden bir tanesi değil ama teması çok enteresan. Bence daha iyi yapılabilir ve bir başyapıt olabilirdi. Ölümden sonra kişiler araf olarak kabul edebileceğimiz bir yere geliyorlar. Ve orada herkese yanlarında götürebilecekleri tek bir hatırayı seçme hakkı veriliyor. Seçtikleri anıları artık sonsuza kadar onlarla olacak; onu hep hatırlayacaklar, bilecekler, yaşayacaklar.”
Sinemayı Seven Adam, Mithat Alam'ın şahsi hikâyesiyle beraber Boğaziçi Üniversitesi'nde kurduğu film merkezinin de hikayesini, üstelik birinci ağızdan aktarıyor. Umut Barış Dönmez'in hazırladığı ve yürüttüğü söyleşiyle şekillenen kitapta, Mithat Alam sevmediği iş yaşamından kopup sevdiği sinemaya dair meşgalelere nasıl “bulaştığı”nı zevkle anlatıyor. Bir yandan filmler ve yönetmenler, oyuncular hakkında muazzam bir sohbete tanıklık ederken diğer
yandan sinema tarihine, Mithat Alam Film Merkezi'nin kuruluşu ve gelişimine, Film Merkezi'nde yapılan işlere, Merkez'den yetişen sinemacılara uzanan kapsamlı bir dökümün sunulmasına da şahit oluyoruz.
Sinemayı Seven Adam sadece bir insanın hikayesini anlatmıyor; insanların yaptıkları “iyi” işlerle kendi hayatlarını olduğu kadar başkalarının hayatlarını da nasıl zenginleştirdiğini gösteriyor...