Sisler Evi

Stok Kodu:
9786052940389
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
80
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-08
Çeviren:
Derya Öztürk
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786052940389
614154
Sisler Evi
Sisler Evi
6.00

Karımı öldürdünüz, oğlumu öldürdünüz ama bu yetmedi. Servetim kadar büyük bu evde tek başıma kaldığım için kaybettiğimin oğlumun yerine eve bir çocuk aldım. Yabancı bir aileden seçtim çocuğu ve bir süre yeniden mutlu oldum. Ama oğlan büyüdükçe ve sevgim güçlendikçe param ona kalacak diye kız ve erkek kardeşlerim rahatsız olmaya başladı, oğlumun ölümüyle servetimin onlara kalacağını garanti etmişlerdi ama şimdi rahatsızlardı ve bir gün hatırlıyor musun, Hudson? Hatırlıyor musun, Lemuel? Oğlanı değirmenden getirip önüme ölüsünü atmıştınız! Büyük kayışların arasına tökezleyip düşmüştü ama kim ona seslenip de korkutmuştu? Merhaba! Ne diyorsun, Luke? Ne diyorsun, John? O korkunç sabah kimin makinelerin arasında gezdiğini ben söyleyebilirim.

…Bana verdiğiniz şarabı kana kana içen ben, üç hafta yaşadım ama benim şarabımı içen sizlerin bırak üç saati, üç dakikası bile yok.

Avukatın ağzından dökülen bu son cümleyle masadakiler ölüm korkusuyla feryat figan etmeye başladı. Çığlıklar, ulumalar, merhamet dilenmeler, tüyleri diken diken eden inlemeler, küfürler gırla gidiyordu, öyle ki duymamak için kulaklarımı kapattım…

Karımı öldürdünüz, oğlumu öldürdünüz ama bu yetmedi. Servetim kadar büyük bu evde tek başıma kaldığım için kaybettiğimin oğlumun yerine eve bir çocuk aldım. Yabancı bir aileden seçtim çocuğu ve bir süre yeniden mutlu oldum. Ama oğlan büyüdükçe ve sevgim güçlendikçe param ona kalacak diye kız ve erkek kardeşlerim rahatsız olmaya başladı, oğlumun ölümüyle servetimin onlara kalacağını garanti etmişlerdi ama şimdi rahatsızlardı ve bir gün hatırlıyor musun, Hudson? Hatırlıyor musun, Lemuel? Oğlanı değirmenden getirip önüme ölüsünü atmıştınız! Büyük kayışların arasına tökezleyip düşmüştü ama kim ona seslenip de korkutmuştu? Merhaba! Ne diyorsun, Luke? Ne diyorsun, John? O korkunç sabah kimin makinelerin arasında gezdiğini ben söyleyebilirim.

…Bana verdiğiniz şarabı kana kana içen ben, üç hafta yaşadım ama benim şarabımı içen sizlerin bırak üç saati, üç dakikası bile yok.

Avukatın ağzından dökülen bu son cümleyle masadakiler ölüm korkusuyla feryat figan etmeye başladı. Çığlıklar, ulumalar, merhamet dilenmeler, tüyleri diken diken eden inlemeler, küfürler gırla gidiyordu, öyle ki duymamak için kulaklarımı kapattım…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat