16.-17. Yüzyılda dünyada bir insanın ömür beklentisi 35 yaştan fazla değildi. 18. Yüzyıldan sonra, bilimde ve hayat koşullarında sağlanan gelişmeler sayesinde beklenen yaşam süresi hızla artmaya başladı. 19. Yüzyıl ortasında Avrupa'nın gelişkin sanayi ülkelerinde ömür beklentisi 45'e yükseldi. Bugün dünyanın gelişkin ülkelerinde 80 yaşı geçti bu beklenti - yoksul Afrika ülkelerinde ise hâlâ 40'ın altında. Belgelenmiş en uzun ömürlü kişi, 122 yıl 5 ay yaşamış.Bugün bazı bilim adamları, tıp ve teknolojideki gelişmelerle, insan ömrünün çok yakında 200 yıla kadar uzatılabileceğini söylüyorlar... hatta 400 yıla! Bu mümkün mü? Mümkün olsa, ‘iyi' olur mu? Yoksa hayat anlamsızlaşır mı o zaman? Tıbbi katkılarla, protezlerle, dahası genetik müdahalelerle ‘geliştirilen' insan, artık ‘insan' olmaktan çıkar mı? Elinizdeki kitapta, hekim, biyolog, fizikçi, beyin bilimci, gelecekbilimci, ilahiyatçı, felsefeci, sanatçı, yazar on dört uzman, bu sorular etrafında enine boyuna tartışıyorlar.
16.-17. Yüzyılda dünyada bir insanın ömür beklentisi 35 yaştan fazla değildi. 18. Yüzyıldan sonra, bilimde ve hayat koşullarında sağlanan gelişmeler sayesinde beklenen yaşam süresi hızla artmaya başladı. 19. Yüzyıl ortasında Avrupa'nın gelişkin sanayi ülkelerinde ömür beklentisi 45'e yükseldi. Bugün dünyanın gelişkin ülkelerinde 80 yaşı geçti bu beklenti - yoksul Afrika ülkelerinde ise hâlâ 40'ın altında. Belgelenmiş en uzun ömürlü kişi, 122 yıl 5 ay yaşamış.Bugün bazı bilim adamları, tıp ve teknolojideki gelişmelerle, insan ömrünün çok yakında 200 yıla kadar uzatılabileceğini söylüyorlar... hatta 400 yıla! Bu mümkün mü? Mümkün olsa, ‘iyi' olur mu? Yoksa hayat anlamsızlaşır mı o zaman? Tıbbi katkılarla, protezlerle, dahası genetik müdahalelerle ‘geliştirilen' insan, artık ‘insan' olmaktan çıkar mı? Elinizdeki kitapta, hekim, biyolog, fizikçi, beyin bilimci, gelecekbilimci, ilahiyatçı, felsefeci, sanatçı, yazar on dört uzman, bu sorular etrafında enine boyuna tartışıyorlar.