"Sosyal Sorumluluk" insanî ve ahlâki bir boyuttur. İnsanın, karşı taraftan herhangi bir menfaat beklemeden ve kendisini topluma karşı sorumlu hissederek, toplumun değer yargılarına, normlarına, gelenek ve göreneklerine, ülkenin kanun ve kurallarına, dinî duygulara vs insanî değerlerin inceliklerine uygun hareket ederek gönüllü ve iradî faaliyetlerde bulunmasıdır. Bir insanın böyle bir duyguyla hareket etmesi ve ülkesine, vatanına, ait olduğu topluma, ailesine ve çevresine faydalı bir vatandaş olması, onun insanî boyutuyla doğrudan alâkalıdır. Aksi durumda ise bencil, menfaatperest, başkalarını ezmekle beslenen, insanların omuzlarına basarak yükselen "homoeconomicus" bir insan modeli ortaya çıkmış olur ki, bu modeldeki bir insan, "vahşi kapitalizm" diye tanımlanan materyalist bir akımın temsilciliğini üstlenen bir insan tipi olarak karşımıza çıkar.
"İnsan insanın kurdudur (homo, homini lupus)" düşüncesiyle hareket eden ve "homoeconomicus" insan tipi olarak toplumda bir rol üstlenen insan tiplerinden "Sosyal Sorumluluk" anlayışı beklememek gerekir. Bu anlayışa sahip olan insan modelleri, başkalarının mutsuzluğundan beslenen bir yapıya sahiptirler. Oysa "Sosyal Sorumluluk" anlayışına sahip bireyler, hiçbir karşılık beklemeksizin insanlara faydalı, onların mutluluğundan mutlu olan "güzel insan" modeline uygun insanlardır. Böyle insanların yaptırdığı ve geçmişten günümüze intikal eden cami, han, hamam, kütüphane, Bimarhane (akıl hastalarının musiki ile tedavi edildiği hastane) ve çeşitli vakıflar hep sosyal sorumluluk ilkesiyle vücuda getirdikleri eserlerdir.
Bu çalışmada, "Sosyal Sorumluluk" taşıyan ve tüm insanlara faydalı olmayı hedefleyen birey modellerinin örnek çalışmalarını ve faaliyetlerini bu çalışmayla bir nebze olsun takdim etmeye çalıştık. Bu bağlamda, bilhassa dezavantajlı kesimlere yönelik olarak hiçbir karşılık beklemeden ve vicdanî bir görev bilinciyle hareket edilerek gerçekleştirilen "Sosyal Sorumluluk" faaliyetleri ve etkinlikleri, muhtelif üniversitelerde görev yapan akademisyen ve bilim insanları tarafından sunulmaya çalışıldı. Bu alanda bir nebze olsun bir farkındalık bilinci oluşturduysak kendimizi mutlu hissedeceğiz.
Üniversitelerde "Sosyal Sorumluluk" projeleri yapan ve bu konuyu bir ders olarak sürdürmeye çalışan akademisyen ve öğrencilere faydalı olmasını temenni ederek, saygılarımızı sunuyoruz.
"Sosyal Sorumluluk" insanî ve ahlâki bir boyuttur. İnsanın, karşı taraftan herhangi bir menfaat beklemeden ve kendisini topluma karşı sorumlu hissederek, toplumun değer yargılarına, normlarına, gelenek ve göreneklerine, ülkenin kanun ve kurallarına, dinî duygulara vs insanî değerlerin inceliklerine uygun hareket ederek gönüllü ve iradî faaliyetlerde bulunmasıdır. Bir insanın böyle bir duyguyla hareket etmesi ve ülkesine, vatanına, ait olduğu topluma, ailesine ve çevresine faydalı bir vatandaş olması, onun insanî boyutuyla doğrudan alâkalıdır. Aksi durumda ise bencil, menfaatperest, başkalarını ezmekle beslenen, insanların omuzlarına basarak yükselen "homoeconomicus" bir insan modeli ortaya çıkmış olur ki, bu modeldeki bir insan, "vahşi kapitalizm" diye tanımlanan materyalist bir akımın temsilciliğini üstlenen bir insan tipi olarak karşımıza çıkar.
"İnsan insanın kurdudur (homo, homini lupus)" düşüncesiyle hareket eden ve "homoeconomicus" insan tipi olarak toplumda bir rol üstlenen insan tiplerinden "Sosyal Sorumluluk" anlayışı beklememek gerekir. Bu anlayışa sahip olan insan modelleri, başkalarının mutsuzluğundan beslenen bir yapıya sahiptirler. Oysa "Sosyal Sorumluluk" anlayışına sahip bireyler, hiçbir karşılık beklemeksizin insanlara faydalı, onların mutluluğundan mutlu olan "güzel insan" modeline uygun insanlardır. Böyle insanların yaptırdığı ve geçmişten günümüze intikal eden cami, han, hamam, kütüphane, Bimarhane (akıl hastalarının musiki ile tedavi edildiği hastane) ve çeşitli vakıflar hep sosyal sorumluluk ilkesiyle vücuda getirdikleri eserlerdir.
Bu çalışmada, "Sosyal Sorumluluk" taşıyan ve tüm insanlara faydalı olmayı hedefleyen birey modellerinin örnek çalışmalarını ve faaliyetlerini bu çalışmayla bir nebze olsun takdim etmeye çalıştık. Bu bağlamda, bilhassa dezavantajlı kesimlere yönelik olarak hiçbir karşılık beklemeden ve vicdanî bir görev bilinciyle hareket edilerek gerçekleştirilen "Sosyal Sorumluluk" faaliyetleri ve etkinlikleri, muhtelif üniversitelerde görev yapan akademisyen ve bilim insanları tarafından sunulmaya çalışıldı. Bu alanda bir nebze olsun bir farkındalık bilinci oluşturduysak kendimizi mutlu hissedeceğiz.
Üniversitelerde "Sosyal Sorumluluk" projeleri yapan ve bu konuyu bir ders olarak sürdürmeye çalışan akademisyen ve öğrencilere faydalı olmasını temenni ederek, saygılarımızı sunuyoruz.