“Soytariçe”, Aziz Nesin'in tabiriyle ‘Ruhu Bedenine Bedeni Kendisine Sığmayan Coşkular Prensesi' Dilek Türker'in yaşam öyküsü ekseninde, 1940'lardan bugüne siyasal ve toplumsal dönüşümün de paralelinde bir kadının olgunlaşmasının, bir sanatçının gelişiminin, bir muhalifin doğuşunun, henüz toplumsal cinsiyetten söz edilmeyen bir ortamda bir bireyin varoluşunun ve bitmek tükenmek bilmeyen savaşımının hikâyesini anlatıyor.
Romanda siyaset, sanat ve sosyal yaşamın tanınan isimlerinin de birer parçası olduğu olaylar ve ilişkiler, gerçek ve kurgunun iç içe geçtiği bir anlatımla yer alıyor. İhtirasın gölgesinde masumiyet, aşkın gölgesinde nefret, acımanın gölgesinde şefkat, aristokrasinin gölgesinde cehalet, burjuvazinin gölgesinde muhalefet, merhametin gölgesinde eziyet... Karşıt duyguların esaretinde, karşıt görüşlerin merkezinde süregelen bir yaşam Türker'inki...
“Soytariçe”, Aziz Nesin'in tabiriyle ‘Ruhu Bedenine Bedeni Kendisine Sığmayan Coşkular Prensesi' Dilek Türker'in yaşam öyküsü ekseninde, 1940'lardan bugüne siyasal ve toplumsal dönüşümün de paralelinde bir kadının olgunlaşmasının, bir sanatçının gelişiminin, bir muhalifin doğuşunun, henüz toplumsal cinsiyetten söz edilmeyen bir ortamda bir bireyin varoluşunun ve bitmek tükenmek bilmeyen savaşımının hikâyesini anlatıyor.
Romanda siyaset, sanat ve sosyal yaşamın tanınan isimlerinin de birer parçası olduğu olaylar ve ilişkiler, gerçek ve kurgunun iç içe geçtiği bir anlatımla yer alıyor. İhtirasın gölgesinde masumiyet, aşkın gölgesinde nefret, acımanın gölgesinde şefkat, aristokrasinin gölgesinde cehalet, burjuvazinin gölgesinde muhalefet, merhametin gölgesinde eziyet... Karşıt duyguların esaretinde, karşıt görüşlerin merkezinde süregelen bir yaşam Türker'inki...