(11 Kasım 1921 Moskova - 9 Şubat 1881 St. Petersburg)
Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlarından biri olan Dostoyevski annesinin ölümünden sonra Petersburg'daki Mühendis Okulu'na girdi. Okuldan sonra İstihkam Müdürlüğü'nde bir yıl çalıştı. Bundan sonra edebiyata yöneldi 1849'da devlet aleyhine bir komploya karıştığı gerekçesiyle tutuklandı. 10 ay sonra, idam edilecekken affedildi ve cezası sürgüne çevrildi. Dört yıl Sibirya'da tutuklu kaldıktan sonra er olarak orduya zorunlu hizmete verildi. 1859'da özgür bırakıldı ve tekrar edebiyata döndü. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden zor zamanlar geçirdi. Bütün bunlara rağmen cenaze töreninde tabutunun arkasında yürüyen 30.000 civarı insan dünya edebiyatı için ne kadar önemli eserler verdiğinin kanıtıdır.
Suç ve Ceza
''...Raskolnikov öfkesinden tırnaklarını kemirerek, ''Yalan söylüyor!'' diye düşündü. ''Ne kibirli! Bu işi bize iyilik etmek için yaptığını itiraf etmiyor! Ah sizi aşağılık insanlar! Nefret eder gibi seviyorlar. Ah hepsinden nasıl da tiksiniyorum!...''
(11 Kasım 1921 Moskova - 9 Şubat 1881 St. Petersburg)
Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlarından biri olan Dostoyevski annesinin ölümünden sonra Petersburg'daki Mühendis Okulu'na girdi. Okuldan sonra İstihkam Müdürlüğü'nde bir yıl çalıştı. Bundan sonra edebiyata yöneldi 1849'da devlet aleyhine bir komploya karıştığı gerekçesiyle tutuklandı. 10 ay sonra, idam edilecekken affedildi ve cezası sürgüne çevrildi. Dört yıl Sibirya'da tutuklu kaldıktan sonra er olarak orduya zorunlu hizmete verildi. 1859'da özgür bırakıldı ve tekrar edebiyata döndü. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden zor zamanlar geçirdi. Bütün bunlara rağmen cenaze töreninde tabutunun arkasında yürüyen 30.000 civarı insan dünya edebiyatı için ne kadar önemli eserler verdiğinin kanıtıdır.
Suç ve Ceza
''...Raskolnikov öfkesinden tırnaklarını kemirerek, ''Yalan söylüyor!'' diye düşündü. ''Ne kibirli! Bu işi bize iyilik etmek için yaptığını itiraf etmiyor! Ah sizi aşağılık insanlar! Nefret eder gibi seviyorlar. Ah hepsinden nasıl da tiksiniyorum!...''
