Ersoy, 150 yıl öncesinde, Kafkasya'dan sürülen halkın güç koşullarda irili ufaklı teknelere doldurulup, azgın dalgalarla, açlıkla, ölümcül hastalıklarla savaşımının sonunda Karadeniz kıyılarına çıkışıyla başlayan bir serüvenin, Çerkes Sürgünü'nün izlerini sürerek, kulaktan kulağa gelen bir anlatıyı romanlaştırırken, tarihi de arka planda işlemeyi sürdürüyor. Bizzat yaşanmış örneklerden yola Çıkarak belgesel tarzında kaleme aldığı romanında; acıları, bazen de sevinçleri ilk günün heyecanıyla Çerkeslerin Osmanlı topraklarındaki ilk dağılımından, Cumhuriyet'in ilk yıllarına dek süren mücadelesini bir tarihi roman tadında anlatıyor. Ersoy, romanında Çerkes topluluğunun bütün özelliklerini işlemeyi de ihmal etmiyor: Tarih, gelenek ve görenekleriyle bir halkın trajedisini aktarırken; Çerkesleri hiç tanımayan biri bile bu romanın karakterlerinde bir halkın ruhunu çok iyi tanımanın yanı sıra, sürgün döneminde, hastalıklar, ölümler, yoksunluklarla boğuşurken, yerleştirildikleri bataklıkları ve bozkırları yeni bir Kafkasya coğrafyasına benzetmenin gururuyla, gelenek ve göreneklerinden asla ödün vermeyen bir halkın tarihine tanıklık ediyor. Çerkesleri daha iyi tanımak, daha iyi anlamak, tarihine, yaşayışına tanıklık etmek isteyenler için hoş bir yolculuk: Sürgün Sessiz Ölür...
Ersoy, 150 yıl öncesinde, Kafkasya'dan sürülen halkın güç koşullarda irili ufaklı teknelere doldurulup, azgın dalgalarla, açlıkla, ölümcül hastalıklarla savaşımının sonunda Karadeniz kıyılarına çıkışıyla başlayan bir serüvenin, Çerkes Sürgünü'nün izlerini sürerek, kulaktan kulağa gelen bir anlatıyı romanlaştırırken, tarihi de arka planda işlemeyi sürdürüyor. Bizzat yaşanmış örneklerden yola Çıkarak belgesel tarzında kaleme aldığı romanında; acıları, bazen de sevinçleri ilk günün heyecanıyla Çerkeslerin Osmanlı topraklarındaki ilk dağılımından, Cumhuriyet'in ilk yıllarına dek süren mücadelesini bir tarihi roman tadında anlatıyor. Ersoy, romanında Çerkes topluluğunun bütün özelliklerini işlemeyi de ihmal etmiyor: Tarih, gelenek ve görenekleriyle bir halkın trajedisini aktarırken; Çerkesleri hiç tanımayan biri bile bu romanın karakterlerinde bir halkın ruhunu çok iyi tanımanın yanı sıra, sürgün döneminde, hastalıklar, ölümler, yoksunluklarla boğuşurken, yerleştirildikleri bataklıkları ve bozkırları yeni bir Kafkasya coğrafyasına benzetmenin gururuyla, gelenek ve göreneklerinden asla ödün vermeyen bir halkın tarihine tanıklık ediyor. Çerkesleri daha iyi tanımak, daha iyi anlamak, tarihine, yaşayışına tanıklık etmek isteyenler için hoş bir yolculuk: Sürgün Sessiz Ölür...