Roma İmparatorluğu zamanında, bin yıl kadar önce, insanların gösteriler yaptıkları acımasız ve kanun tanımayan barbarların yaşadıkları bir şehir varmış. Bu şehirde “Akrep Haramiler” adında bir çete yaşıyormuş. Bu çete etraftaki köylere atlarıyla sürekli baskınlar düzenleyip, insanlara zulüm yapıp güzel kızları şehre kaçırırlarmış. Akrepler kılıçlarını kuşanırlar, akrep şapkalarını giyerler, korkunç bir şekilde marş söyleyerek siyah, güçlü atların üstünde baskına giderlermiş.
“Kanunsuz bu dünya bizimdir / Ne istersek yaparız / Akrebiz biz / Bizim karşımıza kim çıkarsa yakar yıkarız / Akrebiz biz / Kuşları vurur, ağaçları keseriz / Akrebiz biz / Kızları kaçırır, insanları öldürürüz / Akrebiz biz…” diye marş söyleyerek etrafı inletirlermiş.
Sevgili Çocuklar, zalimlerin dünyası böyle... Eski çağlarda da böyleymiş, günümüzde de böyle… Peki bizler, iyilikten, güzellikten, kardeşlikten, barıştan yana insanlar olarak ne yapmalıyız? En başta ve her koşulda “barış”ı, “kardeşliği” savunmalıyız öyle değil mi?
Bir sürpriz olsa, hiç zalim kalmasa; bir sürpriz olsa, insanlık kardeşçe yaşasa; bir sürpriz olsa iyilik, kardeşlik ve barış evreni sarıp sarmalasa; bir sürpriz olsa bütün çocuklar mutlulukla dolsa...
Dünya bir sürprizler dünyası ne güzel olur, öyle değil mi?
Roma İmparatorluğu zamanında, bin yıl kadar önce, insanların gösteriler yaptıkları acımasız ve kanun tanımayan barbarların yaşadıkları bir şehir varmış. Bu şehirde “Akrep Haramiler” adında bir çete yaşıyormuş. Bu çete etraftaki köylere atlarıyla sürekli baskınlar düzenleyip, insanlara zulüm yapıp güzel kızları şehre kaçırırlarmış. Akrepler kılıçlarını kuşanırlar, akrep şapkalarını giyerler, korkunç bir şekilde marş söyleyerek siyah, güçlü atların üstünde baskına giderlermiş.
“Kanunsuz bu dünya bizimdir / Ne istersek yaparız / Akrebiz biz / Bizim karşımıza kim çıkarsa yakar yıkarız / Akrebiz biz / Kuşları vurur, ağaçları keseriz / Akrebiz biz / Kızları kaçırır, insanları öldürürüz / Akrebiz biz…” diye marş söyleyerek etrafı inletirlermiş.
Sevgili Çocuklar, zalimlerin dünyası böyle... Eski çağlarda da böyleymiş, günümüzde de böyle… Peki bizler, iyilikten, güzellikten, kardeşlikten, barıştan yana insanlar olarak ne yapmalıyız? En başta ve her koşulda “barış”ı, “kardeşliği” savunmalıyız öyle değil mi?
Bir sürpriz olsa, hiç zalim kalmasa; bir sürpriz olsa, insanlık kardeşçe yaşasa; bir sürpriz olsa iyilik, kardeşlik ve barış evreni sarıp sarmalasa; bir sürpriz olsa bütün çocuklar mutlulukla dolsa...
Dünya bir sürprizler dünyası ne güzel olur, öyle değil mi?