Tam 82 yıl sonra 1996'da, Devlet; resmen iade-i itibarda bulunarak Enver Paşa'nın na'ş ını Belcivan'dan alıp, İstanbul-Çağlayan Adliyesinin doğu tarafında bulunan Abide-i Hürriyet şehitliğine törenle defnetmiştir. Ancak, Köprüköy ve Sarıkamış şehitlerimizi unutmuştur.
Çanakkale'nin kahramanlarına layık gördüğü ilgiyi onlardan esirgediği gibi ne anıtlarla ve ne de törenlerle anmayı bile aklından geçirmemişti. O yetmiyormuş gibi, tek kurşun atmadan donarak şehit oldular yaftasının yapıştırılmasına göz yummuştur. O yürekli insanlar canlarını bizlerin istiklali, şerefi ve namusu için feda etmişlerdi. Onlar “bir hilal uğruna batan güneşlerden” değil miydi? Kim nerede yatıyor? Nerede kayıtları? Gazilerimiz ise insan oğlunun tahammülünün sınırını aşacak boyutta çile çekmişlerdi. Esirlerimizin bir kısmı tren vagonlarında yakılarak imha edilmişti. Bunlardan kimlerin haberi vardır?Anzaklar'a gösterilen ilgi ve saygı bile onlara gösterilmemiştir.
“Bir asır sonra bu noksanın yarattığı uyarsız yorumlar da görülüyor. Bu nedenle Sayın Necati Bölükbaşı'nın gayet kolay okunan, akıcı, düzgün sorulara mantıklı ve delilli cevaplar arayan önümüzdeki eserinin geniş kitle için çok yararlı olacağını ve yeniden basımının gerekli olduğunu düşünüyorum.”
- Prof. Dr. İlber Ortaylı
Tam 82 yıl sonra 1996'da, Devlet; resmen iade-i itibarda bulunarak Enver Paşa'nın na'ş ını Belcivan'dan alıp, İstanbul-Çağlayan Adliyesinin doğu tarafında bulunan Abide-i Hürriyet şehitliğine törenle defnetmiştir. Ancak, Köprüköy ve Sarıkamış şehitlerimizi unutmuştur.
Çanakkale'nin kahramanlarına layık gördüğü ilgiyi onlardan esirgediği gibi ne anıtlarla ve ne de törenlerle anmayı bile aklından geçirmemişti. O yetmiyormuş gibi, tek kurşun atmadan donarak şehit oldular yaftasının yapıştırılmasına göz yummuştur. O yürekli insanlar canlarını bizlerin istiklali, şerefi ve namusu için feda etmişlerdi. Onlar “bir hilal uğruna batan güneşlerden” değil miydi? Kim nerede yatıyor? Nerede kayıtları? Gazilerimiz ise insan oğlunun tahammülünün sınırını aşacak boyutta çile çekmişlerdi. Esirlerimizin bir kısmı tren vagonlarında yakılarak imha edilmişti. Bunlardan kimlerin haberi vardır?Anzaklar'a gösterilen ilgi ve saygı bile onlara gösterilmemiştir.
“Bir asır sonra bu noksanın yarattığı uyarsız yorumlar da görülüyor. Bu nedenle Sayın Necati Bölükbaşı'nın gayet kolay okunan, akıcı, düzgün sorulara mantıklı ve delilli cevaplar arayan önümüzdeki eserinin geniş kitle için çok yararlı olacağını ve yeniden basımının gerekli olduğunu düşünüyorum.”
- Prof. Dr. İlber Ortaylı