Yirminci yüzyılın son on yılları, "tarihin sonuna" veya belirli bir tarihin sonuna ve bir başkasının başlangıcına dair sayısız öngörülere tanık oldu. Bir sonu hissetmek her zaman bir başlangıcın kokusunu almaktır. Bu öngörülerden en az üçü, konularının ilgi çekiciliğine binaen, kışkırtıcı güçleri ve perspektiflerinin genişliği sebebiyle sol açısından önemini koruyor. Dahası, Francis Fukuyama, Eric Hobsbawm ve Perry Anderson gibi isimler, tarihsel maddeciliğin kurucu metni Komünist Manifesto'nun 150. yıl dönümünde kapitalist "küreselleşmenin" öngörücüsü olarak övülen Marx'ın ortaya koyduğunun aksi yönünde bir gidişat tarif eden bir tutum takındılar. Tarihin Sonları birbirine zıt konumlardan (biri yeni-muhafazakâr, üçü farklı çizgilerde sosyalist) ve birbirinden farklı zeminlerden ileri sürülen bu tarihsel panoramaları ele alıyor. Her bir bölüm, yazarların diğer yazıları ile ilişkilendirildiğinde ayrı birer bütün olarak değerlendirilebilir. Ancak burada, bir birinden habersiz bir dörtlü gibi duruyorlar.
Yirminci yüzyılın son on yılları, "tarihin sonuna" veya belirli bir tarihin sonuna ve bir başkasının başlangıcına dair sayısız öngörülere tanık oldu. Bir sonu hissetmek her zaman bir başlangıcın kokusunu almaktır. Bu öngörülerden en az üçü, konularının ilgi çekiciliğine binaen, kışkırtıcı güçleri ve perspektiflerinin genişliği sebebiyle sol açısından önemini koruyor. Dahası, Francis Fukuyama, Eric Hobsbawm ve Perry Anderson gibi isimler, tarihsel maddeciliğin kurucu metni Komünist Manifesto'nun 150. yıl dönümünde kapitalist "küreselleşmenin" öngörücüsü olarak övülen Marx'ın ortaya koyduğunun aksi yönünde bir gidişat tarif eden bir tutum takındılar. Tarihin Sonları birbirine zıt konumlardan (biri yeni-muhafazakâr, üçü farklı çizgilerde sosyalist) ve birbirinden farklı zeminlerden ileri sürülen bu tarihsel panoramaları ele alıyor. Her bir bölüm, yazarların diğer yazıları ile ilişkilendirildiğinde ayrı birer bütün olarak değerlendirilebilir. Ancak burada, bir birinden habersiz bir dörtlü gibi duruyorlar.