Dil bilimi, teorisi ve felsefesinin uzun tarihine dayanan ve 20. yüzyılda birçok bakış açısını kazanan anlam bilim olarak semantik, hangi disiplinden bakıldığına göre anlam alanlarını araştırır ve kendi içinde dinamik bir araştırma dalı olan tarihsel semantiği barındırır. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında farklı yaklaşımlarla tarihsel semantik, kendi yolunu klasik bir biçimde etimoloji, semasyoloji ve onomasyolojiden hareketle bulmaya çalışmıştır ki bu çaba, bilhassa sözlük, ansiklopedi ve edisyon çalışmalarında tezahür ederken, geçmiş kültürlerde anlam oluşumunun ve üretiminin koşulları ve araçlarını incelemeye sevk etmektedir.
Elinizdeki çalışma dil(ler)deki farklılık bağlamındaki tarihsel gelişimleri keşfetme, sistematize etme ve açıklama görevini üstlenen tarihsel semantiğin, kavramların siyasi ve toplumsal bağlamlarla ilişkilendiğini görülür kılmakla birlikte bu bağlamların karmaşıklığının ne diyakronik ne de senkronik açılarla sınırlı olduğu tezini sonuna dek savunur. Tam da bu noktada dilsel, resimsel, metinsel ve ritüel ifade araçlarının çeşitliliğine yönelme hedefiyle anlama ilişkin bir yorumlayan tarih yazımı olarak tarihsel semantiğin, sadece kavramlara ve anlamlara ilişkin sormadığını, aynı zamanda statü değişimlerini ve düzlem değişimlerini sorguladığı gerçeğini görmek önemlidir.
Yine anlam değişimi ve anlam mekanına ilişkin sorulardan yapısal ifadeler ve süreçsel olaylara değin temel kavramların değişimindeki beklentilerine ve tecrübelerine dikkati çekerek bu çalışma, anlamların tarihsel analizi için demokratikleşme, zamansallaştırma, ideolojileştirme, politikleştirme, teknolojileşme gibi bazı kriterleri mercek altına alır ki bu farklı şekillenmelere yönelip tarihsel semantiğin neliğini açığa çıkarır.
Dil bilimi, teorisi ve felsefesinin uzun tarihine dayanan ve 20. yüzyılda birçok bakış açısını kazanan anlam bilim olarak semantik, hangi disiplinden bakıldığına göre anlam alanlarını araştırır ve kendi içinde dinamik bir araştırma dalı olan tarihsel semantiği barındırır. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında farklı yaklaşımlarla tarihsel semantik, kendi yolunu klasik bir biçimde etimoloji, semasyoloji ve onomasyolojiden hareketle bulmaya çalışmıştır ki bu çaba, bilhassa sözlük, ansiklopedi ve edisyon çalışmalarında tezahür ederken, geçmiş kültürlerde anlam oluşumunun ve üretiminin koşulları ve araçlarını incelemeye sevk etmektedir.
Elinizdeki çalışma dil(ler)deki farklılık bağlamındaki tarihsel gelişimleri keşfetme, sistematize etme ve açıklama görevini üstlenen tarihsel semantiğin, kavramların siyasi ve toplumsal bağlamlarla ilişkilendiğini görülür kılmakla birlikte bu bağlamların karmaşıklığının ne diyakronik ne de senkronik açılarla sınırlı olduğu tezini sonuna dek savunur. Tam da bu noktada dilsel, resimsel, metinsel ve ritüel ifade araçlarının çeşitliliğine yönelme hedefiyle anlama ilişkin bir yorumlayan tarih yazımı olarak tarihsel semantiğin, sadece kavramlara ve anlamlara ilişkin sormadığını, aynı zamanda statü değişimlerini ve düzlem değişimlerini sorguladığı gerçeğini görmek önemlidir.
Yine anlam değişimi ve anlam mekanına ilişkin sorulardan yapısal ifadeler ve süreçsel olaylara değin temel kavramların değişimindeki beklentilerine ve tecrübelerine dikkati çekerek bu çalışma, anlamların tarihsel analizi için demokratikleşme, zamansallaştırma, ideolojileştirme, politikleştirme, teknolojileşme gibi bazı kriterleri mercek altına alır ki bu farklı şekillenmelere yönelip tarihsel semantiğin neliğini açığa çıkarır.