Marshall Sahlins'in "Taş Devri Ekonomisi", antropolojide çığır açan eserlerden birisidir. Eser ilk baskısından 38 yıl sonra ilk kez Türkçe yayımlanıyor.
"Taş Devri Ekonomisi"nin iki temel teziyle özgürlükçü antropolojinin kurucu eserlerinden biri olduğu söylenebilir. Birincisi, ilkel toplumların, burjuva iktisat teorisinin mantığıyla ele alınamayacağıdır. İlkel toplumlar, sınırsız ihtiyaçlara ve azami ölçüde tatmin edilmeyi bekleyen çıkarlara sahip bireylerden oluşmazlar.
"Taş Devri" insanları, sınırlı tuttukları ihtiyaçlarını doğanın imkânlarıyla karşılamayı öğrenmişlerdir. Mütevazı yaşam standartlarına karşın, modern insana göre daha az çalışıp "bolluk" içinde yaşamışlardır. O halde uygarlığın insanlara daha yüksek bir refah sağladığı görüşü bir hayli tartışmalıdır. Sahlins'e göre, Avrupa merkezli bakış açısı ve tanımlarla ilkel toplumların dinamiklerini keşfetmek mümkün değildir.
Kitabın ikinci tezi ise, Aydınlanma düşüncesinin devlete dair görüşünün yanlışlığıdır. Hobbes'tan bu yana filozoflar, grupların sürekli birbirleriyle çatışmadan barış içinde yaşayabilmesi için devletin zorunlu olduğu görüşünü savunmuşlardır. Sahlins, farklı topluluklar arasında barışı sağlayan faktörün, hediye değiş tokuşu ve ticaret olduğunu savunur. Hediye alıp verme ve ticari mübadele, karşılıklı bir güven tesis eder, kalıcı ilişkiler ve ittifaklar kurulmasını sağlar.
"Yabancı"nın aynı zamanda "düşman" sayıldığı ilkel topluluklar arası ilişkiler, devlete gerek olmaksızın, ticaret diplomasisi sayesinde barışçı bir nitelik kazanabilmiştir.
"Taş Devri Ekonomisi", geleceğe dönük perspektifler sağlayan az sayıdaki antropoloji kitabından birisidir.
Marshall Sahlins'in "Taş Devri Ekonomisi", antropolojide çığır açan eserlerden birisidir. Eser ilk baskısından 38 yıl sonra ilk kez Türkçe yayımlanıyor.
"Taş Devri Ekonomisi"nin iki temel teziyle özgürlükçü antropolojinin kurucu eserlerinden biri olduğu söylenebilir. Birincisi, ilkel toplumların, burjuva iktisat teorisinin mantığıyla ele alınamayacağıdır. İlkel toplumlar, sınırsız ihtiyaçlara ve azami ölçüde tatmin edilmeyi bekleyen çıkarlara sahip bireylerden oluşmazlar.
"Taş Devri" insanları, sınırlı tuttukları ihtiyaçlarını doğanın imkânlarıyla karşılamayı öğrenmişlerdir. Mütevazı yaşam standartlarına karşın, modern insana göre daha az çalışıp "bolluk" içinde yaşamışlardır. O halde uygarlığın insanlara daha yüksek bir refah sağladığı görüşü bir hayli tartışmalıdır. Sahlins'e göre, Avrupa merkezli bakış açısı ve tanımlarla ilkel toplumların dinamiklerini keşfetmek mümkün değildir.
Kitabın ikinci tezi ise, Aydınlanma düşüncesinin devlete dair görüşünün yanlışlığıdır. Hobbes'tan bu yana filozoflar, grupların sürekli birbirleriyle çatışmadan barış içinde yaşayabilmesi için devletin zorunlu olduğu görüşünü savunmuşlardır. Sahlins, farklı topluluklar arasında barışı sağlayan faktörün, hediye değiş tokuşu ve ticaret olduğunu savunur. Hediye alıp verme ve ticari mübadele, karşılıklı bir güven tesis eder, kalıcı ilişkiler ve ittifaklar kurulmasını sağlar.
"Yabancı"nın aynı zamanda "düşman" sayıldığı ilkel topluluklar arası ilişkiler, devlete gerek olmaksızın, ticaret diplomasisi sayesinde barışçı bir nitelik kazanabilmiştir.
"Taş Devri Ekonomisi", geleceğe dönük perspektifler sağlayan az sayıdaki antropoloji kitabından birisidir.