Asırlardır Osmanlı Devleti'nin yönetimi altında bulunan Ermeniler, 19. yüzyılın son çeyreğine kadar Türklerle birlikte uyum içinde ve rahat bir şekilde yaşamışlardır. Aralarındaki siyasi, idari ve kültürel ilişkiler neticesinde iki topluluk birbirini etkilemiştir. Ermeniler imparatorluğun her tarafına dağılmışlar, korkusuzca, asayiş içninde, mal, can, ırz ve namusları emniyet altında, mezhep açısından tamamen serbest, huzurlu ve mesut, ekonomik açıdan rahat yaşamışlardır. Ticaret ve sanatla uğraşmışlar, sarraflık ve kuyumculuk yapmışlar, gerek devlete sadakatleri, gerek Türkçe konuşmaları ve Türk adetlerini benimsemeleri Ermenilerin Osmanlı Devleti'nin çeşitli hizmet kademelerine atanmalarına sebep olmuştur. Devletin Darphane ve Baruthane gibi önemli müesseselerinin başına getirilmişler ve tebe'a-i sadıka olarak adlandırılmışlardır.
Elinizdeki kitap, tebe'a-i sadıkanın başlangıçtan Osmanlı Devleti'nin yıkılmasına kadar giden süreçte geçirdiği aşamaları ana hatlarıyla ortaya koymaktadır.
Asırlardır Osmanlı Devleti'nin yönetimi altında bulunan Ermeniler, 19. yüzyılın son çeyreğine kadar Türklerle birlikte uyum içinde ve rahat bir şekilde yaşamışlardır. Aralarındaki siyasi, idari ve kültürel ilişkiler neticesinde iki topluluk birbirini etkilemiştir. Ermeniler imparatorluğun her tarafına dağılmışlar, korkusuzca, asayiş içninde, mal, can, ırz ve namusları emniyet altında, mezhep açısından tamamen serbest, huzurlu ve mesut, ekonomik açıdan rahat yaşamışlardır. Ticaret ve sanatla uğraşmışlar, sarraflık ve kuyumculuk yapmışlar, gerek devlete sadakatleri, gerek Türkçe konuşmaları ve Türk adetlerini benimsemeleri Ermenilerin Osmanlı Devleti'nin çeşitli hizmet kademelerine atanmalarına sebep olmuştur. Devletin Darphane ve Baruthane gibi önemli müesseselerinin başına getirilmişler ve tebe'a-i sadıka olarak adlandırılmışlardır.
Elinizdeki kitap, tebe'a-i sadıkanın başlangıçtan Osmanlı Devleti'nin yıkılmasına kadar giden süreçte geçirdiği aşamaları ana hatlarıyla ortaya koymaktadır.