Dövme sanatçısı Nimet Arıkan, mahkûm kadınların cezaevlerinde yaptırdıkları dövmeleri inceledi. Kadınların sağlıksız koşullarda, tehlikeli yöntemlerle, hem teknik hem de estetik açıdan acemice görüntü veren bu dövmeleri neden yaptırdıklarını araştırdı. Bunu da cezaeevinin zorlu koşullarında bir mahkûm olarak asıl sahada, "içerideyken" yaptı. Kimsenin taşımak istemeyeceği kadar kötü ve kalıcı izlerin altından, kadının unutamadığı ve unutturmak istemediği gerçek hikayeler bütününe ulaştı. Cezaevinde geçirdiği süre boyunca mahkûm kadınlarla yürüttüğü çalışmayı yıllar sonra kitaplaştırdı.
İlk çağlardan beri insan, bedenini muhtelif nedenlerle süsledi. Kalıcı bir emare olarak dövme, muhtelif inanışlara göre bu bedeni kimi zaman kötülükten korudu, kimi zaman kötülüğe sundu. Hem bir güzelleme hem de bir yaftalama unsuru oldu; kadın bedeni gibi... Burada da toplumsal mahkûmiyetin ve mahrumiyetin en ağırını cezaevlerinde yaşayan kadın bedenleri var. Acılarını, özlemlerini, pişmanlıklarını ve isyanlarını kendi bedenlerine iz olarak bırakan kadınlar. Süt, pil, iğne, kül... Hepsi bu kadar. Güller, baş harfler, yazılar ve tarihlerle isyanlarını tenlerine, sonsuza dek taşımak üzere kazıyorlar. Unutmayacak ve unutturmayacakla
Dövme sanatçısı Nimet Arıkan, mahkûm kadınların cezaevlerinde yaptırdıkları dövmeleri inceledi. Kadınların sağlıksız koşullarda, tehlikeli yöntemlerle, hem teknik hem de estetik açıdan acemice görüntü veren bu dövmeleri neden yaptırdıklarını araştırdı. Bunu da cezaeevinin zorlu koşullarında bir mahkûm olarak asıl sahada, "içerideyken" yaptı. Kimsenin taşımak istemeyeceği kadar kötü ve kalıcı izlerin altından, kadının unutamadığı ve unutturmak istemediği gerçek hikayeler bütününe ulaştı. Cezaevinde geçirdiği süre boyunca mahkûm kadınlarla yürüttüğü çalışmayı yıllar sonra kitaplaştırdı.
İlk çağlardan beri insan, bedenini muhtelif nedenlerle süsledi. Kalıcı bir emare olarak dövme, muhtelif inanışlara göre bu bedeni kimi zaman kötülükten korudu, kimi zaman kötülüğe sundu. Hem bir güzelleme hem de bir yaftalama unsuru oldu; kadın bedeni gibi... Burada da toplumsal mahkûmiyetin ve mahrumiyetin en ağırını cezaevlerinde yaşayan kadın bedenleri var. Acılarını, özlemlerini, pişmanlıklarını ve isyanlarını kendi bedenlerine iz olarak bırakan kadınlar. Süt, pil, iğne, kül... Hepsi bu kadar. Güller, baş harfler, yazılar ve tarihlerle isyanlarını tenlerine, sonsuza dek taşımak üzere kazıyorlar. Unutmayacak ve unutturmayacakla