Hiçbir sınıflı toplumda hukuk sınıflar üstü bir konuma sahip olmamıştır ve olamaz da. Hukukun üstünlüğü palavrası ancak bilinçsiz kitleleri kandırmak içindir. Yine hiçbir sınıflı toplumda yargı egemen sınıftan ve onun devletinden bağımsız değildir. Dolayısıyla sorun yargının bağımsızlığı sorunu değil, hangi sınıfın egemen olduğudur.
Hukuk-politika ilişkisi eleştirel hukuk yaklaşımlarının en önemli çalışma konularından birisidir. Eleştirel hukukçuların birçoğu entelektüel enerjilerini, modern ve liberal hukuk teorilerinin tarafsız ve nötr olamayacağını ortaya koymak için harcarlar. Modern hukuk bilimi, önceden ilan edilmiş nötr ve tarafsız bir hukuk sistemi varsayımına dayanır. Liberal hukuk teorilerinin de taraf olduğu böyle bir hukuk sisteminde uyuşmazlıklar yargıçlar tarafından dedüktif usavurma (tasım) yoluyla çözülür. Yorum ve hukuk yaratma gibi durumları bir tarafa bırakırsak, tasım biçiminde işleyen hüküm kurma süreci mekanik ve formalist bir mantık esasına dayanır. Böyle bir sistemde, yargıcın ideolojik, politik ve moral tercihlerinin karar verme sürecinde etkili olmadığı ön kabul olarak varsayılır. Bu temel varsayımdan hareket eden liberal-modern hukuk sistemleri, hüküm kurma süreci ile politik ve moral tercihlerin birbirinden ayrıldığı bir hukuksal usavurma tekniğini benimserler ve böylece yargı kararlarını rasyonalize ederek haklılaştırırlar.
Hukuk binlerce yıldan beri süzülüp gelen ilkeleriyle insanlık evimizin çatısını oluşturuyor. Bu evi cehenneme çevirenlere, böyle bir hukukun bilgisiyle, bilinciyle karşı durmayı başarmalıyız. Bunların varlık tarzlarının hukukun dışına düştüğünü, hukuka bir saldırı oluşturduğunu anlatmalıyız. Hukuk fakültelerinde ve başka her düzlemde pozitif hukukun tahakküm yapısının çözümlenmesi hukuk bilimcilerinin görevlerinden sayılmalıdır. Pozitif hukuk daima özgürlüğe açılan bir pencere olmalıdır.
Yargı bağımsızlığı ve yargıç tarafsızlığı ilkeleri, demokratik bir devletin temel değerleri ve hukuk devleti ilkesi açısından, onların sessiz ve ilgisiz kalmaları gereken konular değildir. Bu ilkelerle ilgili ülkede tehdit söz konusu ise yargıçlar ve savcılar taraftır ve bu ilkelerin korunması için gerekli tüm önlemlerin alınmasını hakkına sahiptir.
Hiçbir sınıflı toplumda hukuk sınıflar üstü bir konuma sahip olmamıştır ve olamaz da. Hukukun üstünlüğü palavrası ancak bilinçsiz kitleleri kandırmak içindir. Yine hiçbir sınıflı toplumda yargı egemen sınıftan ve onun devletinden bağımsız değildir. Dolayısıyla sorun yargının bağımsızlığı sorunu değil, hangi sınıfın egemen olduğudur.
Hukuk-politika ilişkisi eleştirel hukuk yaklaşımlarının en önemli çalışma konularından birisidir. Eleştirel hukukçuların birçoğu entelektüel enerjilerini, modern ve liberal hukuk teorilerinin tarafsız ve nötr olamayacağını ortaya koymak için harcarlar. Modern hukuk bilimi, önceden ilan edilmiş nötr ve tarafsız bir hukuk sistemi varsayımına dayanır. Liberal hukuk teorilerinin de taraf olduğu böyle bir hukuk sisteminde uyuşmazlıklar yargıçlar tarafından dedüktif usavurma (tasım) yoluyla çözülür. Yorum ve hukuk yaratma gibi durumları bir tarafa bırakırsak, tasım biçiminde işleyen hüküm kurma süreci mekanik ve formalist bir mantık esasına dayanır. Böyle bir sistemde, yargıcın ideolojik, politik ve moral tercihlerinin karar verme sürecinde etkili olmadığı ön kabul olarak varsayılır. Bu temel varsayımdan hareket eden liberal-modern hukuk sistemleri, hüküm kurma süreci ile politik ve moral tercihlerin birbirinden ayrıldığı bir hukuksal usavurma tekniğini benimserler ve böylece yargı kararlarını rasyonalize ederek haklılaştırırlar.
Hukuk binlerce yıldan beri süzülüp gelen ilkeleriyle insanlık evimizin çatısını oluşturuyor. Bu evi cehenneme çevirenlere, böyle bir hukukun bilgisiyle, bilinciyle karşı durmayı başarmalıyız. Bunların varlık tarzlarının hukukun dışına düştüğünü, hukuka bir saldırı oluşturduğunu anlatmalıyız. Hukuk fakültelerinde ve başka her düzlemde pozitif hukukun tahakküm yapısının çözümlenmesi hukuk bilimcilerinin görevlerinden sayılmalıdır. Pozitif hukuk daima özgürlüğe açılan bir pencere olmalıdır.
Yargı bağımsızlığı ve yargıç tarafsızlığı ilkeleri, demokratik bir devletin temel değerleri ve hukuk devleti ilkesi açısından, onların sessiz ve ilgisiz kalmaları gereken konular değildir. Bu ilkelerle ilgili ülkede tehdit söz konusu ise yargıçlar ve savcılar taraftır ve bu ilkelerin korunması için gerekli tüm önlemlerin alınmasını hakkına sahiptir.