Ey İlâhi sırları öğrenmek isteyen!
Sen bil ki, tevekkül, Allah'a yakın olanların makammdandır. Onun derecesi de büyük ve yüksektir. Lâkin tevekkülün bilgisi aslında çok zor ve inceden de incedir. Bu bilginin ve onunla amelin çok güç olduğu şundan ötürüdür ki, bir kimse, Hak Teâlâ'dan başka bir şeyin bir işte tesir ettiğini düşünse, bu kişinin tevhidinde noksanlık olmuş olur. Hak Teâlâ'yı tek tanımakta, bir bil-mekte kusur işlenmiş olur. Eğer o kişi bütün sebepleri ara yerden kaldırıp:
"Bunlar gerekmez! dese, şeriate aykırı hareket etmiş, o yoldan ayrılmış olur." Ya da: "Bir şeyin meydana gelmesinde vasıta olan Hak Teâlâ'dan başka bir yaratıcı güçtür!" dese, bu da açık bir inkârdır. "Sebepleri araya koymak gerekli değildir," dese akla aykırı hareket etmiş olur. "Sebepler gereklidir," dese ihtimaldir ki, sebeplerden kimisine güven göstermiş olur. Yine tevhidine, yani Allah'ı bir ve tek tanımasına noksanlık erişmiş olur.
Bundan dolayı bu tevekkülün açıklanması akla, şeraite ve tevhide uygun şekilde olmalı, hiçbirine aykırı bulunmamalıdır. Bu da müşkül bir ilimdir. Her kişi her ilmi bilmez. Biz önce Tevekkülün (Yüce Allah'a güvenmenin) faziletini söyleyelim, ondan sonra hakikatini, daha sonra da onun âmellerini ve hallerini anlatalım.
Ey İlâhi sırları öğrenmek isteyen!
Sen bil ki, tevekkül, Allah'a yakın olanların makammdandır. Onun derecesi de büyük ve yüksektir. Lâkin tevekkülün bilgisi aslında çok zor ve inceden de incedir. Bu bilginin ve onunla amelin çok güç olduğu şundan ötürüdür ki, bir kimse, Hak Teâlâ'dan başka bir şeyin bir işte tesir ettiğini düşünse, bu kişinin tevhidinde noksanlık olmuş olur. Hak Teâlâ'yı tek tanımakta, bir bil-mekte kusur işlenmiş olur. Eğer o kişi bütün sebepleri ara yerden kaldırıp:
"Bunlar gerekmez! dese, şeriate aykırı hareket etmiş, o yoldan ayrılmış olur." Ya da: "Bir şeyin meydana gelmesinde vasıta olan Hak Teâlâ'dan başka bir yaratıcı güçtür!" dese, bu da açık bir inkârdır. "Sebepleri araya koymak gerekli değildir," dese akla aykırı hareket etmiş olur. "Sebepler gereklidir," dese ihtimaldir ki, sebeplerden kimisine güven göstermiş olur. Yine tevhidine, yani Allah'ı bir ve tek tanımasına noksanlık erişmiş olur.
Bundan dolayı bu tevekkülün açıklanması akla, şeraite ve tevhide uygun şekilde olmalı, hiçbirine aykırı bulunmamalıdır. Bu da müşkül bir ilimdir. Her kişi her ilmi bilmez. Biz önce Tevekkülün (Yüce Allah'a güvenmenin) faziletini söyleyelim, ondan sonra hakikatini, daha sonra da onun âmellerini ve hallerini anlatalım.