Performans son dönemin "anahtar kavramlar"ı arasında kendine iyiden iyiye özel bir yer açtı. Dilsel bağlamından hızlıca sıyrılarak hemen her alana yerleşen bir kavram haline geldi. Toplumsal Performanslar, beden, ölüm, cinsellik, idam, erkek, kadın, öteki, queer, denetim, toplumsal cinsiyet, sermaye, iktidar, tarih, devlet, kimlik, bakış, kadavra, teşrih, ölüsevicilik, simülasyon gibi kavramların pistinde düşünsel bir slalom yaparak, post-modern toplumda performansın iç yakasına göz atıyor. İktidarın ürettiği senaryoların damgasını taşıyan kurgusal dünyanın gerçek dünya üzerindeki gücünü iyice arttırmaya, yer yer de onun yerini almaya başladığı bir düzlemde "gösteri toplumu"yla "performans toplumu"nun nasıl birbirine eklemlendiğini dillendiriyor.
Çağdaş denemeciliğimizin alternatif hattını neredeyse tek başına ayakta tutan Yaşar Çabuklu bu kitabında postmodern toplumda insanın eylerimlerinin performansa indirgenmesinin perdesini aralıyor.
Performans son dönemin "anahtar kavramlar"ı arasında kendine iyiden iyiye özel bir yer açtı. Dilsel bağlamından hızlıca sıyrılarak hemen her alana yerleşen bir kavram haline geldi. Toplumsal Performanslar, beden, ölüm, cinsellik, idam, erkek, kadın, öteki, queer, denetim, toplumsal cinsiyet, sermaye, iktidar, tarih, devlet, kimlik, bakış, kadavra, teşrih, ölüsevicilik, simülasyon gibi kavramların pistinde düşünsel bir slalom yaparak, post-modern toplumda performansın iç yakasına göz atıyor. İktidarın ürettiği senaryoların damgasını taşıyan kurgusal dünyanın gerçek dünya üzerindeki gücünü iyice arttırmaya, yer yer de onun yerini almaya başladığı bir düzlemde "gösteri toplumu"yla "performans toplumu"nun nasıl birbirine eklemlendiğini dillendiriyor.
Çağdaş denemeciliğimizin alternatif hattını neredeyse tek başına ayakta tutan Yaşar Çabuklu bu kitabında postmodern toplumda insanın eylerimlerinin performansa indirgenmesinin perdesini aralıyor.
