Onları durdurmanın tek yolu, ihanet dolu yaşamlarına son vermekti. Aşk, hayal kırıklığı, öfke, intikam ve varlığını yeni öğrendiği büyük bir düşman; Yeryüzü Krallığı Tarikatı ile başlayacak kanlı bir savaş. Mahmut Ali Bey, sevinsem mi üzülsem mi bilmiyorum. Bir cesede bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi. Bu sefer... Sakın o tarafa bakmayın, karşı yola park etmiş arabaların birinden izleniyoruz. Kırmızı minibüsün yanındaki siyah araba, iki kişi var içinde... Biraz daha geriye doğru giderek, İyice yaklaştırdı kendini Azap'a. Sırt sırta dokunmuşlardı. Gözlerini kapattı Azap, Özlem Müfettiş'in kokusunu içine çekerken, dönüp sarılmamak için aklıyla savaşıyordu. Telefonunun alarmı çalınca, ikisi de üzüldüler. Bu anın bitmesini istemiyorlardı... Bu cesetler, göğüslerine çivilenmiş fotoğraflardaki kişilerle aynı tarafta olmasın? Emniyet Müdürü, iyice yaklaşarak daha dikkatli bakınca, altın parçacıkları olduğunu düşünerek... Azap da yerden bir taş alıp attı. Çok yakınına değdiği halde, kuş hiç kımıldamamıştı. Azap, silahını çıkartıp kuşa doğru çevirdi. Nüket yapmaması için yalvardı ama onun çok kötü bir kuş olduğunu söyleyerek, bir el ateş etti. Kuşu vurmuştu. Nüket silah sesinden korkup, arabaya koştu. Diğerleri de Azap'ın bu hareketine şaşırmış ve anlamsız bulmuşlardı. Kuşun bir kısmı ağaçta kalıp, diğer yarısı yere düşünce, onlar da çok şaşırdılar. Azap, yere düşen parçayı alıp geldiğinde, şaşkınlıkları daha da arttı...
Onları durdurmanın tek yolu, ihanet dolu yaşamlarına son vermekti. Aşk, hayal kırıklığı, öfke, intikam ve varlığını yeni öğrendiği büyük bir düşman; Yeryüzü Krallığı Tarikatı ile başlayacak kanlı bir savaş. Mahmut Ali Bey, sevinsem mi üzülsem mi bilmiyorum. Bir cesede bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi. Bu sefer... Sakın o tarafa bakmayın, karşı yola park etmiş arabaların birinden izleniyoruz. Kırmızı minibüsün yanındaki siyah araba, iki kişi var içinde... Biraz daha geriye doğru giderek, İyice yaklaştırdı kendini Azap'a. Sırt sırta dokunmuşlardı. Gözlerini kapattı Azap, Özlem Müfettiş'in kokusunu içine çekerken, dönüp sarılmamak için aklıyla savaşıyordu. Telefonunun alarmı çalınca, ikisi de üzüldüler. Bu anın bitmesini istemiyorlardı... Bu cesetler, göğüslerine çivilenmiş fotoğraflardaki kişilerle aynı tarafta olmasın? Emniyet Müdürü, iyice yaklaşarak daha dikkatli bakınca, altın parçacıkları olduğunu düşünerek... Azap da yerden bir taş alıp attı. Çok yakınına değdiği halde, kuş hiç kımıldamamıştı. Azap, silahını çıkartıp kuşa doğru çevirdi. Nüket yapmaması için yalvardı ama onun çok kötü bir kuş olduğunu söyleyerek, bir el ateş etti. Kuşu vurmuştu. Nüket silah sesinden korkup, arabaya koştu. Diğerleri de Azap'ın bu hareketine şaşırmış ve anlamsız bulmuşlardı. Kuşun bir kısmı ağaçta kalıp, diğer yarısı yere düşünce, onlar da çok şaşırdılar. Azap, yere düşen parçayı alıp geldiğinde, şaşkınlıkları daha da arttı...