İşçinin, iş sözleşmesini ihlal etmek suretiyle işverene verdiği zarardan doğan hukuki sorumluluğu, Türk iş hukuku öğretisinde çok az sayıdaki çalışmaya konu olmuştur. Türk iş hukuku uygulamasında ise, 818 sayılı Borçlar Kanununun bu konuyu düzenleyen 321. maddesi, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluğun tabi olduğu ilke ve esasların ötesinde değerlendirilmemiştir. Bununla birlikte, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 400. maddesinin, İsviçre Borçlar Kanununun 321e maddesi esas alınarak düzenlenmesi ve özellikle söz konusu hükme “işin tehlikeli olup olmaması”, daha doğru bir ifadeyle “işin mesleki risk arz etmesi” ölçütünün eklenmesi, konunun önemini daha da artırmıştır. Zira anılan ölçüt, işçinin, işverenin uğradığı zarardan doğan sorumluluğunun kapsamının belirlenmesinde önemli şekilde rol oynamaktadır.
Bunun da ötesinde, Borçlar Kanununun 400. maddesinin, sadece işçinin sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluğunun esaslarını düzenleyen bir hüküm olmadığı; aynı zamanda, meydana gelen zarardan doğan sorumluluğun, işçi ile işveren arasında nasıl paylaştırılması gerektiğini de hükme bağladığı, diğer özellik arz eden ve iş ilişkisinden kaynaklanan birçok hukuki uyuşmazlıkta da değerlendirme konusu yapılması gerektiği düşünüldüğünde, çok değerli hocalarımın da önerileriyle, işçinin hukuki sorumluluğunun, mehaz İsviçre Borçlar Kanununun uygulandığı İsviçre hukuku da dikkate alınarak incelenmesi tercih edilmiştir.
İşçinin, iş sözleşmesini ihlal etmek suretiyle işverene verdiği zarardan doğan hukuki sorumluluğu, Türk iş hukuku öğretisinde çok az sayıdaki çalışmaya konu olmuştur. Türk iş hukuku uygulamasında ise, 818 sayılı Borçlar Kanununun bu konuyu düzenleyen 321. maddesi, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluğun tabi olduğu ilke ve esasların ötesinde değerlendirilmemiştir. Bununla birlikte, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 400. maddesinin, İsviçre Borçlar Kanununun 321e maddesi esas alınarak düzenlenmesi ve özellikle söz konusu hükme “işin tehlikeli olup olmaması”, daha doğru bir ifadeyle “işin mesleki risk arz etmesi” ölçütünün eklenmesi, konunun önemini daha da artırmıştır. Zira anılan ölçüt, işçinin, işverenin uğradığı zarardan doğan sorumluluğunun kapsamının belirlenmesinde önemli şekilde rol oynamaktadır.
Bunun da ötesinde, Borçlar Kanununun 400. maddesinin, sadece işçinin sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluğunun esaslarını düzenleyen bir hüküm olmadığı; aynı zamanda, meydana gelen zarardan doğan sorumluluğun, işçi ile işveren arasında nasıl paylaştırılması gerektiğini de hükme bağladığı, diğer özellik arz eden ve iş ilişkisinden kaynaklanan birçok hukuki uyuşmazlıkta da değerlendirme konusu yapılması gerektiği düşünüldüğünde, çok değerli hocalarımın da önerileriyle, işçinin hukuki sorumluluğunun, mehaz İsviçre Borçlar Kanununun uygulandığı İsviçre hukuku da dikkate alınarak incelenmesi tercih edilmiştir.