Osmanlıdan günümüze "köylülük" (rurality) kimliğini sürdüren ülkemizde, ne yazık ki köy sosyolojisi bir toplumbilimi dalı olarak istenilen düzeyde gereken ilgiyi görememiştir. Bunun da başlıca nedeni, akademik kuruluşlarda Batı kökenli sosyoloji teorilerinin yoğun etkisi, kırsal alanların devreden çıkarılmış olmasıdır. Tarihsel olarak da ikili (dual) toplum yapısına yatkın düşünce geleneğimizin de bu oluşumda rolü büyük olmuştur. Osmanlı, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu geleneğinden sürüp gelen çevre-merkez biçimli bir yapılaşmayı temsil etmesi nedeniyle, çevreyi -köylü ve halk unsurunu (reaya)- dışlamış, tüm ağırlığı askeri ve sivil yönetici bir çekirdek kadroya (Enderun) tahsis etmiştir.
Osmanlıdan günümüze "köylülük" (rurality) kimliğini sürdüren ülkemizde, ne yazık ki köy sosyolojisi bir toplumbilimi dalı olarak istenilen düzeyde gereken ilgiyi görememiştir. Bunun da başlıca nedeni, akademik kuruluşlarda Batı kökenli sosyoloji teorilerinin yoğun etkisi, kırsal alanların devreden çıkarılmış olmasıdır. Tarihsel olarak da ikili (dual) toplum yapısına yatkın düşünce geleneğimizin de bu oluşumda rolü büyük olmuştur. Osmanlı, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu geleneğinden sürüp gelen çevre-merkez biçimli bir yapılaşmayı temsil etmesi nedeniyle, çevreyi -köylü ve halk unsurunu (reaya)- dışlamış, tüm ağırlığı askeri ve sivil yönetici bir çekirdek kadroya (Enderun) tahsis etmiştir.