Türk Ulusçuluğunun İnşası

Stok Kodu:
9789756053829
Boyut:
13.50x21.50
Sayfa Sayısı:
304
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789756053829
405684
Türk Ulusçuluğunun İnşası
Türk Ulusçuluğunun İnşası
17.00
Sanayi toplumunun bir sonucu olarak ortaya çıkan modern ulusçuluk, kuşkusuz geleneksel toplumun ilişki biçimlerinin bir çoğunun yerine başka yeni ilişki biçimlerinin ikame edilmesinde etkili olan gelişmelerden biri olmuştur. En önemli ikame işlemi ise bizzat "ulus" olarak ifade edilen ilişkilerin kendisidir. Modern Türk ulusunun inşasına eşlik etmiş ve bu sürece büyük ölçüde etkide bulunmuş entelektüel tartışmalar bu kitabın merkezî konusudur. Türkçülüğün oluşum sürecinde; geliştirdikleri teorik yaklaşımlarla ve pratikteki etkinlikleriyle ön plana çıkan Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp'in çabaları, Türkçülüğün gelişimini belirleyecek niteliktedir. Akçura ve Gökalp, yaşadıkları bölgelerin siyasi gelişmelerine bağlı olarak Türkçülüğü, düşüncelerinin temeline koymuşlar ve belli bir süreklilik çizgisinde biçimlenmesini sağlamışlardır. Akçura, Batılılaşma doğrultusunda, tanımlarını ve önerilerini topluma (Herderyen) bağlı olarak yaparken, Gökalp ise devlete (Hegelyen) dayanarak yapmıştır. Bu, aralarındaki en temel düşünce farklıklarından biridir. Bu farklılık, Türkçülük görüşlerine de yansımıştır. Akçura Türkçülüğü, Osmanlı ve Orta Asya Türkleri açısından geçerli olacak bir mümkün siyasi seçenek olarak önerirken, Gökalp, Türkçülüğü, aralarında bir karşıtlık bulunmadığını belirttiği üçlü sentezinin önemli bir bileşeni olarak değerlendirmiştir. Osmanlı'nın son döneminde Türkçülük, Türk irredentizmi biçiminde ele alınırken, Cumhuriyet'in kuruluş aşamasında Anadolu Türklüğü'ne dayalı bir teritoryal anlayışa dönüşmüştür. Teritoryal temelde oluşturulan ikinci yaklaşım, Osmanlılık siyasetine sahip çıkmadığı için bir medeniyet değişikliği projesi olarak geliştirilmiştir. Türkçülük ise ulusal kültür çerçevesinde yeni kurulan ulus-devletin ideolojisi hâline getirilmiştir. Mehmet Karakaş, Türk ulusçuluğunun inşasını; ulus, ulusçuluk ve ulus-devlet kavramları çerçevesinde analiz etmektedir. Konunu bir tarih çalışmasına dönüşmesine izin vermeden daha çok kavramsal cephesine ve söylem analizine eğilmektedir. Böylece Türk toplumunu kayıtlayan sorunlardan biri olan Türkçülüğün izini, sosyolojinin kavram ve metodolojisi çerçevesinde sürmeye çalışmaktadır.
Sanayi toplumunun bir sonucu olarak ortaya çıkan modern ulusçuluk, kuşkusuz geleneksel toplumun ilişki biçimlerinin bir çoğunun yerine başka yeni ilişki biçimlerinin ikame edilmesinde etkili olan gelişmelerden biri olmuştur. En önemli ikame işlemi ise bizzat "ulus" olarak ifade edilen ilişkilerin kendisidir. Modern Türk ulusunun inşasına eşlik etmiş ve bu sürece büyük ölçüde etkide bulunmuş entelektüel tartışmalar bu kitabın merkezî konusudur. Türkçülüğün oluşum sürecinde; geliştirdikleri teorik yaklaşımlarla ve pratikteki etkinlikleriyle ön plana çıkan Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp'in çabaları, Türkçülüğün gelişimini belirleyecek niteliktedir. Akçura ve Gökalp, yaşadıkları bölgelerin siyasi gelişmelerine bağlı olarak Türkçülüğü, düşüncelerinin temeline koymuşlar ve belli bir süreklilik çizgisinde biçimlenmesini sağlamışlardır. Akçura, Batılılaşma doğrultusunda, tanımlarını ve önerilerini topluma (Herderyen) bağlı olarak yaparken, Gökalp ise devlete (Hegelyen) dayanarak yapmıştır. Bu, aralarındaki en temel düşünce farklıklarından biridir. Bu farklılık, Türkçülük görüşlerine de yansımıştır. Akçura Türkçülüğü, Osmanlı ve Orta Asya Türkleri açısından geçerli olacak bir mümkün siyasi seçenek olarak önerirken, Gökalp, Türkçülüğü, aralarında bir karşıtlık bulunmadığını belirttiği üçlü sentezinin önemli bir bileşeni olarak değerlendirmiştir. Osmanlı'nın son döneminde Türkçülük, Türk irredentizmi biçiminde ele alınırken, Cumhuriyet'in kuruluş aşamasında Anadolu Türklüğü'ne dayalı bir teritoryal anlayışa dönüşmüştür. Teritoryal temelde oluşturulan ikinci yaklaşım, Osmanlılık siyasetine sahip çıkmadığı için bir medeniyet değişikliği projesi olarak geliştirilmiştir. Türkçülük ise ulusal kültür çerçevesinde yeni kurulan ulus-devletin ideolojisi hâline getirilmiştir. Mehmet Karakaş, Türk ulusçuluğunun inşasını; ulus, ulusçuluk ve ulus-devlet kavramları çerçevesinde analiz etmektedir. Konunu bir tarih çalışmasına dönüşmesine izin vermeden daha çok kavramsal cephesine ve söylem analizine eğilmektedir. Böylece Türk toplumunu kayıtlayan sorunlardan biri olan Türkçülüğün izini, sosyolojinin kavram ve metodolojisi çerçevesinde sürmeye çalışmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat