Türkiye'de Devecilik Kültürü Ve Deve Güreşleri

Stok Kodu:
9786052881545
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
242
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786052881545
627964
Türkiye'de Devecilik Kültürü Ve Deve Güreşleri
Türkiye'de Devecilik Kültürü Ve Deve Güreşleri
23.00

Kıyı Anadolu'nun kültürel bir öğesi olan deve güreşleri yaklaşık iki yüz yıllık bir geçmişe sahiptir. Türklerin ata mirası olan devecilik ve devecilik kültürü yaşamlarının da önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Yörük kültürünün ayrılmaz bir unsuru olan deve, konar-göçer yaşamın vazgeçilmezlerindendir. Yörük kültürü ile Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen develer zaman içerisinde taşımacılıkta kullanılırken aynı zamanda güreş kültürünü de hazırlamıştır.

Kervanların taşımacılıkta konakladıkları yerlerde develerin güreştirilmeye başlanması ve bu etkinliğin Anadolu'nun batısında rağbet görmesi deveciliği günümüze kadar taşımıştır. Deve güreşleri zaman içerisinde geleneksel hale gelerek bölgedeki Yörük insanının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Geçmişte her yerde deve varlığı söz konusu iken bugün sadece güreş yapılan yerlerde deve yetiştirilmektedir. Anadolu'nun batı kıyısında Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla ve Antalya illerinde yapılan deve güreşleri Yörük kültüründen beslenerek güreş yapılan yerlerdeki halkın kültürel bir eğlencesi haline gelmiştir. Yerel kültür unsuru olarak önemi 1980 sonrasında daha da artan deve güreşleri, diğer hayvan güreşlerinden farklılık göstermektedir. Her şeyden önce develerin birbirleri ile mücadelesi “dövüş” değil “güreş”tir. Geleneksel kuralların temelinde ise güreşen iki hayvanın zarar görmemesi yer almaktadır. Bu çerçevede yapılan deve güreşleri, dünyada bu alanda yapılan faaliyetler içinde farklı bir yere sahiptir.

Devecilik kültürü ve deve güreşleri, çalışmada birincil kaynaklardan elde edilen alan araştırması verilerine dayanılarak analiz edilmektedir. Güreşlerin yapıldığı coğrafyalarda birincil kaynaklardan elde edilen veriler çerçevesinde bu konunun ele alınmış olması alandaki gerçekliği yansıtma açısından da çalışmanın önemini arttırmaktadır. Sosyoloji, Antropoloji, Tarih, Halkbilimi gibi farklı disiplinlerden çalışmaların yer alması ise çalışmanın özgünlüğünü güçlendirmektedir.

Kıyı Anadolu'nun kültürel bir öğesi olan deve güreşleri yaklaşık iki yüz yıllık bir geçmişe sahiptir. Türklerin ata mirası olan devecilik ve devecilik kültürü yaşamlarının da önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Yörük kültürünün ayrılmaz bir unsuru olan deve, konar-göçer yaşamın vazgeçilmezlerindendir. Yörük kültürü ile Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen develer zaman içerisinde taşımacılıkta kullanılırken aynı zamanda güreş kültürünü de hazırlamıştır.

Kervanların taşımacılıkta konakladıkları yerlerde develerin güreştirilmeye başlanması ve bu etkinliğin Anadolu'nun batısında rağbet görmesi deveciliği günümüze kadar taşımıştır. Deve güreşleri zaman içerisinde geleneksel hale gelerek bölgedeki Yörük insanının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Geçmişte her yerde deve varlığı söz konusu iken bugün sadece güreş yapılan yerlerde deve yetiştirilmektedir. Anadolu'nun batı kıyısında Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla ve Antalya illerinde yapılan deve güreşleri Yörük kültüründen beslenerek güreş yapılan yerlerdeki halkın kültürel bir eğlencesi haline gelmiştir. Yerel kültür unsuru olarak önemi 1980 sonrasında daha da artan deve güreşleri, diğer hayvan güreşlerinden farklılık göstermektedir. Her şeyden önce develerin birbirleri ile mücadelesi “dövüş” değil “güreş”tir. Geleneksel kuralların temelinde ise güreşen iki hayvanın zarar görmemesi yer almaktadır. Bu çerçevede yapılan deve güreşleri, dünyada bu alanda yapılan faaliyetler içinde farklı bir yere sahiptir.

Devecilik kültürü ve deve güreşleri, çalışmada birincil kaynaklardan elde edilen alan araştırması verilerine dayanılarak analiz edilmektedir. Güreşlerin yapıldığı coğrafyalarda birincil kaynaklardan elde edilen veriler çerçevesinde bu konunun ele alınmış olması alandaki gerçekliği yansıtma açısından da çalışmanın önemini arttırmaktadır. Sosyoloji, Antropoloji, Tarih, Halkbilimi gibi farklı disiplinlerden çalışmaların yer alması ise çalışmanın özgünlüğünü güçlendirmektedir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat