Sınıfların konumu dendiğinde, önce ekonomik ve politik kriterler düşünülür. Kültürel ve sosyal kriterler ise sınıf kavramını değerlendirmede daha sonra gelir. Sınıf ve iktidar dünyasının bu karanlıkta kalmış alanına ışık tutan Özgür Budak, elinizdeki çalışmada, Türkiye'nin kapitalist yönetici sınıflarını mercek altına alır, onların kültürel ve sosyal sınırlarını inceler. Ülkemizde ve dünya genelinde son otuz yılda yaşanan değişimler, alt-orta-üst şeklinde bölümlenen sınıfların konumunda ve dokusunda önemli yenilikler ortaya çıkardı.
Bu dokuyu inceleyen eserlerin bir kısmı duruma sadece kültürel, diğer kısmı ise sadece ekonomik-politik bir bakışla yaklaşırken, bu iki alanı (kültürel ve ekonomik-politik alanı) bir arada değerlendiren yaklaşımlar geri planda kaldı. Özgür Budak, toplumsal sınıf analizi ile kültür olgusunu birbirinin karşısına koymadan ele alır, bunların birbiriyle olan içsel bağlarına eğilir.
Kültürel sermaye kendine has bir sınıfsal pozisyon tarafından üretilen kültürel semboller olmanın çok ötesinde belirli bir sınıfın nesnel şartları tarafından belirlenen bedensel, kültürel ve moral yatkınlıklarının şekillendirdiği bir mülkiyet ilişkisidir. Yazar bu olguya parmak basarken, birbirinden ayrı gibi görünen alanların mantığını çözerek, bunlar arasındaki ilişki ve ayrımlar üzerinde yoğunlaşır. Kültürel sermaye düzlemi, profesyonel şirket kültürü ve çalışma etiği gibi anahtar kavramlardan yola çıkan Türkiye'de Kapitalist Yöneticiler Sınıfı, sınıfların konumuna ve günlük yaşamına dair yeni bir bakış sunar.
Sınıfların konumu dendiğinde, önce ekonomik ve politik kriterler düşünülür. Kültürel ve sosyal kriterler ise sınıf kavramını değerlendirmede daha sonra gelir. Sınıf ve iktidar dünyasının bu karanlıkta kalmış alanına ışık tutan Özgür Budak, elinizdeki çalışmada, Türkiye'nin kapitalist yönetici sınıflarını mercek altına alır, onların kültürel ve sosyal sınırlarını inceler. Ülkemizde ve dünya genelinde son otuz yılda yaşanan değişimler, alt-orta-üst şeklinde bölümlenen sınıfların konumunda ve dokusunda önemli yenilikler ortaya çıkardı.
Bu dokuyu inceleyen eserlerin bir kısmı duruma sadece kültürel, diğer kısmı ise sadece ekonomik-politik bir bakışla yaklaşırken, bu iki alanı (kültürel ve ekonomik-politik alanı) bir arada değerlendiren yaklaşımlar geri planda kaldı. Özgür Budak, toplumsal sınıf analizi ile kültür olgusunu birbirinin karşısına koymadan ele alır, bunların birbiriyle olan içsel bağlarına eğilir.
Kültürel sermaye kendine has bir sınıfsal pozisyon tarafından üretilen kültürel semboller olmanın çok ötesinde belirli bir sınıfın nesnel şartları tarafından belirlenen bedensel, kültürel ve moral yatkınlıklarının şekillendirdiği bir mülkiyet ilişkisidir. Yazar bu olguya parmak basarken, birbirinden ayrı gibi görünen alanların mantığını çözerek, bunlar arasındaki ilişki ve ayrımlar üzerinde yoğunlaşır. Kültürel sermaye düzlemi, profesyonel şirket kültürü ve çalışma etiği gibi anahtar kavramlardan yola çıkan Türkiye'de Kapitalist Yöneticiler Sınıfı, sınıfların konumuna ve günlük yaşamına dair yeni bir bakış sunar.