Türkiye'den Avusturya'ya Göçün 50 Yılı

Stok Kodu:
9789753444392
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
472
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789753444392
500445
Türkiye'den Avusturya'ya Göçün 50 Yılı
Türkiye'den Avusturya'ya Göçün 50 Yılı
35.00

Bu çalışmanın ilk notları, 1998'de Viyana'ya yerleşen yazarın, Ocak 1999'dan itibaren aylık bir derginin yayınlanmasına öncülük ettiği günlerde tutulmaya başlandı. Ocak 2007'den itibaren de televizyon haber programları ve belgeseller girdi devreye. 2009'a gelindiğinde, konuyla ilgili sayısız haber, araştırma, makale; yazılı, sesli ve görüntülü görüşme birikmişti. Böyle bir kitap fikri de bu süreçte kesinleşti.

Türkiye kökenlilerin işgücü olarak Avusturya‘ya göçü, 2014'te 50. yılını geride bıraktı! 50 yılı, ana hatlarıyla bir kitapta toplamanın zamanı çoktan gelmişti. Bu kitapta anlatılmaya çalışılan, doğdukları ve belli bir yaşa kadar büyüdükleri, daha iyi bir yaşam uğruna göç edip yerleştikleri ve ölene kadar kaldıkları topraklara ağız tadıyla “vatan”, “yurt” veya “memleket” diyemeyenlerin hikâyesidir. Onlar, yaşamlarını “birinci vatan” ile “ikinci vatan” ya da “anavatan” ile “yeni vatan” arasında inip çıkan bir tehterevallide geçiriyor gibiydiler.

İnsanların doğduğu memleketin dışına çıkmaları, daha önce tanımadıkları ülkelerde yaşamalarının birçok heyecanlı, macera dolu yanları vardır. Bir yaştan sonra, bir insanın gözü yol çeker de alıp başını dünyanın başka bir ülkesine gider, orda yaşamayı tercih ederse, kim ne diyebilirdi ki? Ancak, bile isteye değil de yurdundan gitmeye mecbur edilen, hatta adeta kovulan insanlar, isterse “cennet kadar güzel” bir yere gitsinler, sadece bir yanlarıyla gitmişlerdir; öteki yanları hep geride, yurtlarında kalmaya devam edecektir.

Sınıfsal, inançsal ve ulusal aidiyetler, göç edilen ülkede nasıl yerleşik kalınacağını farklı şekillerde belirlemeye; Avusturya'daki Türkiye kökenliler, “yeni vatan“larında da bölünmeye, saflaşmaya, farklı dostlar ve düşmanlar edinmeye devam ediyor. Artık sadece bir işçiler topluluğu değil, kendi içinde sınıflara ve tabakalara ayrılmış bir toplum söz konusu.

Bu çalışmanın bir muradı da, “Yeni Avusturyalılar” olarak tanımlanan Türkiye kökenli topluluklarla ilgili yüzeysel, önyargılı, toptancı yaklaşımların kırılmasına, veriler sunarak hizmet etmektir.

Bu çalışmanın ilk notları, 1998'de Viyana'ya yerleşen yazarın, Ocak 1999'dan itibaren aylık bir derginin yayınlanmasına öncülük ettiği günlerde tutulmaya başlandı. Ocak 2007'den itibaren de televizyon haber programları ve belgeseller girdi devreye. 2009'a gelindiğinde, konuyla ilgili sayısız haber, araştırma, makale; yazılı, sesli ve görüntülü görüşme birikmişti. Böyle bir kitap fikri de bu süreçte kesinleşti.

Türkiye kökenlilerin işgücü olarak Avusturya‘ya göçü, 2014'te 50. yılını geride bıraktı! 50 yılı, ana hatlarıyla bir kitapta toplamanın zamanı çoktan gelmişti. Bu kitapta anlatılmaya çalışılan, doğdukları ve belli bir yaşa kadar büyüdükleri, daha iyi bir yaşam uğruna göç edip yerleştikleri ve ölene kadar kaldıkları topraklara ağız tadıyla “vatan”, “yurt” veya “memleket” diyemeyenlerin hikâyesidir. Onlar, yaşamlarını “birinci vatan” ile “ikinci vatan” ya da “anavatan” ile “yeni vatan” arasında inip çıkan bir tehterevallide geçiriyor gibiydiler.

İnsanların doğduğu memleketin dışına çıkmaları, daha önce tanımadıkları ülkelerde yaşamalarının birçok heyecanlı, macera dolu yanları vardır. Bir yaştan sonra, bir insanın gözü yol çeker de alıp başını dünyanın başka bir ülkesine gider, orda yaşamayı tercih ederse, kim ne diyebilirdi ki? Ancak, bile isteye değil de yurdundan gitmeye mecbur edilen, hatta adeta kovulan insanlar, isterse “cennet kadar güzel” bir yere gitsinler, sadece bir yanlarıyla gitmişlerdir; öteki yanları hep geride, yurtlarında kalmaya devam edecektir.

Sınıfsal, inançsal ve ulusal aidiyetler, göç edilen ülkede nasıl yerleşik kalınacağını farklı şekillerde belirlemeye; Avusturya'daki Türkiye kökenliler, “yeni vatan“larında da bölünmeye, saflaşmaya, farklı dostlar ve düşmanlar edinmeye devam ediyor. Artık sadece bir işçiler topluluğu değil, kendi içinde sınıflara ve tabakalara ayrılmış bir toplum söz konusu.

Bu çalışmanın bir muradı da, “Yeni Avusturyalılar” olarak tanımlanan Türkiye kökenli topluluklarla ilgili yüzeysel, önyargılı, toptancı yaklaşımların kırılmasına, veriler sunarak hizmet etmektir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat