Türklerle Omuz Omuza Arap İlim Heyeti Dârülhilâfe ve Çanakkale'de
Suriye ve Filistin bölgesinin ileri gelen ilim ve edebiyat adamlarından oluşan Arap İlim Heyeti'nin 1915 güzünde İstanbul ve Çanakkale'ye yaptıkları seyahatin notlarının derlenmesiyle ortaya çıkan bu çalışmanın diğer bir tarihî özelliği de, o dönem Anafartalar Grup Kumandanı olan Miralay Mustafa Kemal'in adının geçtiği ilk Arapça kitap olmasıdır.
Söz konusu seyahat Bahriye nâzırı ve Suriye'deki Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa'nın girişimiyle gerçekleşmiş; Balkan Harbi ve Arnavutluk'un bağımsızlığı ile birlikte fizikî ve beşerî coğrafyasında önemli kayıplar yaşayan Osmanlı Devleti için Türklerin yanı sıra en kalabalık Müslüman nüfusu teşkil eden Arapları ve meskûn oldukları vilayetleri elde tutmak ve özellikle İngiliz ve Fransızların bu coğrafyada çıkarmak istedikleri karışıklıklara engel olmak hayatî bir mesele haline gelmiştir.
“Devletli nazır hazretleri! Suriye ve Filistin'in en büyük âlimleri arasından seçilerek oluşturulan bu heyet, Dârülhilâfe-i İslâmiyye ve İmâmet-i Uzmâ olan payitahta İslam hilafetinin mukaddes arşına ihlas ve kulluk vazifelerini eda etmek için gelmiştir. Çanakkale'de savaş meydanlarındaki kahraman mücahitlere Suriye halkının selamını ulaştırmak, hilafet yurdunu ve dinin havzasını tarihin altın harflerle yazacağı bir şekilde müdafaa eden bu yiğitlere, gösterdikleri hârikulâdelikler için halkımızın minnettarlığını ifade etmek hedefiyle burayı ziyaret etmiştir. İşte bu ziyaret bu yüksek gayeyi gerçekleştirmenin en parlak delilidir.” Hüseyin el-Habbâl
Suriye ve Filistin bölgesinin ileri gelen ilim ve edebiyat adamlarından oluşan Arap İlim Heyeti'nin 1915 güzünde İstanbul ve Çanakkale'ye yaptıkları seyahatin notlarının derlenmesiyle ortaya çıkan bu çalışmanın diğer bir tarihî özelliği de, o dönem Anafartalar Grup Kumandanı olan Miralay Mustafa Kemal'in adının geçtiği ilk Arapça kitap olmasıdır.
Söz konusu seyahat Bahriye nâzırı ve Suriye'deki Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa'nın girişimiyle gerçekleşmiş; Balkan Harbi ve Arnavutluk'un bağımsızlığı ile birlikte fizikî ve beşerî coğrafyasında önemli kayıplar yaşayan Osmanlı Devleti için Türklerin yanı sıra en kalabalık Müslüman nüfusu teşkil eden Arapları ve meskûn oldukları vilayetleri elde tutmak ve özellikle İngiliz ve Fransızların bu coğrafyada çıkarmak istedikleri karışıklıklara engel olmak hayatî bir mesele haline gelmiştir.
“Devletli nazır hazretleri! Suriye ve Filistin'in en büyük âlimleri arasından seçilerek oluşturulan bu heyet, Dârülhilâfe-i İslâmiyye ve İmâmet-i Uzmâ olan payitahta İslam hilafetinin mukaddes arşına ihlas ve kulluk vazifelerini eda etmek için gelmiştir. Çanakkale'de savaş meydanlarındaki kahraman mücahitlere Suriye halkının selamını ulaştırmak, hilafet yurdunu ve dinin havzasını tarihin altın harflerle yazacağı bir şekilde müdafaa eden bu yiğitlere, gösterdikleri hârikulâdelikler için halkımızın minnettarlığını ifade etmek hedefiyle burayı ziyaret etmiştir. İşte bu ziyaret bu yüksek gayeyi gerçekleştirmenin en parlak delilidir.” Hüseyin el-Habbâl