1990'lı yılların sonlarında ortaya çıkan ulus markalama (nation branding), 2000'li yıllardan günümüze dek 100'ün üzerinde ülke tarafından uygulanmıştır. 1996 yılında Simon Anholt tarafından önerilen ulus markalama kavramı; ulusların da ürünler, kurumlar, siyasi partiler veya şehirler gibi marka haline getirilerek yönetilebileceğini öne sürmüştür. Uluslar; tarihsel, politik, toplumsal, kültürel ve ekonomik açılardan çeşitli çağrışımlara sahiptirler.
Uluslararası düzlemde ulusların resmi temsilcileri olan hükümetler veya diğer yetkili resmî merciler tarafından yürütülen ulus markalama girişimleri, belirlenen hedefler doğrultusunda ulusun istikrarlı çağrışımlara ve arzulanan imaja sahip olmasını amaçlamaktadırlar. Ulus markalama ile bir ülke ekonomik potansiyelini gerçekleştirebilmekte, kamu diplomasisi uygulayabilmekte, yumuşak güç elde edebilmekte veya ulusal bütünlüğünü güçlendirebilmektedir.
Kitabın ilk bölümünde ulus marka kavramı kuramsal açıdan ele alınmaktadır. Kitabın ikinci bölümünde ulus markalama uygulamaları tartışılmakta; Avrupa, Asya, Kuzey ve Güney Amerika, Okyanusya ve Afrika kıtalarından toplam 33 ülkede gerçekleştirilen ulus markalama girişimleri incelenmektedir. Ulus markalama alanında derinlikli bir kaynak olma özelliğini taşıyan bu kitabın; marka iletişimi, ulus-devlet, ulusal politikalar, uluslararası ilişkiler, kamu diplomasisi, turizm ve ülke tanıtımı gibi farklı alanlara katkı sağlaması düşünülmektedir.
1990'lı yılların sonlarında ortaya çıkan ulus markalama (nation branding), 2000'li yıllardan günümüze dek 100'ün üzerinde ülke tarafından uygulanmıştır. 1996 yılında Simon Anholt tarafından önerilen ulus markalama kavramı; ulusların da ürünler, kurumlar, siyasi partiler veya şehirler gibi marka haline getirilerek yönetilebileceğini öne sürmüştür. Uluslar; tarihsel, politik, toplumsal, kültürel ve ekonomik açılardan çeşitli çağrışımlara sahiptirler.
Uluslararası düzlemde ulusların resmi temsilcileri olan hükümetler veya diğer yetkili resmî merciler tarafından yürütülen ulus markalama girişimleri, belirlenen hedefler doğrultusunda ulusun istikrarlı çağrışımlara ve arzulanan imaja sahip olmasını amaçlamaktadırlar. Ulus markalama ile bir ülke ekonomik potansiyelini gerçekleştirebilmekte, kamu diplomasisi uygulayabilmekte, yumuşak güç elde edebilmekte veya ulusal bütünlüğünü güçlendirebilmektedir.
Kitabın ilk bölümünde ulus marka kavramı kuramsal açıdan ele alınmaktadır. Kitabın ikinci bölümünde ulus markalama uygulamaları tartışılmakta; Avrupa, Asya, Kuzey ve Güney Amerika, Okyanusya ve Afrika kıtalarından toplam 33 ülkede gerçekleştirilen ulus markalama girişimleri incelenmektedir. Ulus markalama alanında derinlikli bir kaynak olma özelliğini taşıyan bu kitabın; marka iletişimi, ulus-devlet, ulusal politikalar, uluslararası ilişkiler, kamu diplomasisi, turizm ve ülke tanıtımı gibi farklı alanlara katkı sağlaması düşünülmektedir.