Uluslararası Özel Hukuk, Türk milletinin uluslararası camiaya katıldığı ölçüde vardır. Kapitülasyonlarla, medeni milletlerin iradesine tâbi olan bu millet, onları yenip bağımsızlığını koruduktan sonra medeni milletlerle eşit koşullarda varlığını sürdürmek iddiasında olmuştur. Bunun için yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini benimsemiştir.
Milletlerarası camiaya eşit koşullarda katılan bir milletin fertleri de egemenlik haklarından doğan yetkilerini serbestçe kullanmak imkanına sahip olmuştur. Osmanlı'nın son dönemlerinde yargı hakkının medeni milletlerin kişisel yetkisi lehine kısıtlandığı bir ulus, Cumhuriyet döneminde ülkesel yetkisini uluslararası hukukun çizdiği sınırlar içinde serbestçe kullanmak hakkına sahip olmuştur. İşte bugün sözünü ettiğimiz uluslararası usul hukukunun temeli bu anlayışa dayanmaktadır.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde içine kapalı bir yaşamı tercih eden Türkiye, bugün uluslararası ilişkiler ve uluslararası özel hukuk alanında birçok gelişmeye açıktır. Özellikle uluslararası aile hukuku ve ticaret hukuku anlamında görülen ilişki yoğunluğu, uluslararası özel hukukun gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Esasen I. İzmir İktisat Kongresi toplandığında, Lozan Sözleşmesi müzakerelerine ara verilmişti ve Türkiye yabancı sermaye dahil ekonominin gelişmesine odaklanmıştı. Atatürk'ün "İktisadi bakımdan gelişmemiş devletler, siyaseten bağımsız olamaz" sözü tüm ekonomik yönden geri kalmış ülkelere örnek teşkil etmiştir.
D.E.Ü. Hukuk Fakültesi'nde yıllarca birlikte çalıştığımız Yrd. Doç. Dr. Uğur Tütüncübaşı ile birlikte yazdığımız "Uluslararası Usûl Hukuku" kitabı; diğer ders kitaplarından biraz farklı bir anlayışla yazılmıştır. Tarafımdan yazılan kitabın Birinci Bölümü, genel olarak yargı hakkı, uluslararası yetki ve tahkim konularına ayrılmıştır. Bu bölümde Türk Hukukunda kabul edilen esaslar yanında, AngloSakson hukuku ve Kara Avrupası hukukunda yer alan temel prensiplere değinilmiştir. Bu konular arasında yer alan münhasır yetki anlaşması, davayı önleyici tedbir kararı, elverişsiz mahkeme doktrini, kesin hüküm ve derdestlik itirazı gibi konular karşılaştırmalı hukuk açısından incelenmiştir.
Kitapta uluslararası tahkime özel bir önem verilmiştir, tahkimin unsurları, çeşitleri, tahkime uygulanacak hukuk ayrıntılı biçimde incelenmiştir. Paralel davalarda derdestlik, yetkinin yetkisi, hakemlikte derdestlik ve paralel davalar ve kesin hüküm konuları ayrıca ele alınmıştır.
İkinci Bölüm, Türk Mahkemelerinin Uluslararası Yetkisine ayrılmıştır. Bu bölüm Yrd. Doç. Dr. Uğur Tütüncübaşı tarafından titizlikle hazırlanmıştır. Özellikle akitte zayıf tarafın korunmasına ilişkin yetki hükümlerindeki görüşümüz özgündür. Doktrindeki tartışmalara yer verilmekle birlikte, bu hükümlerin kaleme alınışındaki hata üzerinde de durulmuş ve olması gereken hukuk bakımından çözüm yolları önerilmiştir.
Üçüncü Bölüm, Hukuki Yardım başlığı altında; adli yardım, istinabe, teminat ve tebligat konularına ayrılmıştır.
Dördüncü Bölüm, Devletlerin yargı dokunulmazlığına ve icra dokunulmazlığına ilişkindir. Beşinci Bölüm, Türk hukukunda Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine ayrılmıştır. "Çekişmesiz Yargı Kararlarının Tanınması" adlı kitabı bulunan Tütüncübaşı bu bölümü ayrıntılarıyla yazmıştır.
Son bölüm, Türk Hukukunda Uluslararası Tahkime ayrılmış, New York Sözleşmesi ve Cenevre Sözleşmesi hükümleri ile birlikte iç hukukta tahkimin çeşitli konularda düzenlenişi ele alınmıştır. Tarafımdan yazılan bu bölümde, HMK'da düzenlenen iç doktrin, MTK'nın hükümleri, tahkimde mahkemelerin rolü, kamu imtiyaz sözleşmelerinde tahkim, tahkime uygulanacak hukuk olarak lex mercatoria'ya yer verilmiştir. Son olarak MÖHUK'ta düzenlenen hakem kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin şartlar ve tahkim usulü ele alınmıştır.
Kitap, lisans seviyesinde ders kitabı olarak düşünülmekle birlikte, yüksek lisans ve doktora dersleri için de temel bir kaynak teşkil edebilecek niteliktedir.
Uluslararası Özel Hukuk, Türk milletinin uluslararası camiaya katıldığı ölçüde vardır. Kapitülasyonlarla, medeni milletlerin iradesine tâbi olan bu millet, onları yenip bağımsızlığını koruduktan sonra medeni milletlerle eşit koşullarda varlığını sürdürmek iddiasında olmuştur. Bunun için yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini benimsemiştir.
Milletlerarası camiaya eşit koşullarda katılan bir milletin fertleri de egemenlik haklarından doğan yetkilerini serbestçe kullanmak imkanına sahip olmuştur. Osmanlı'nın son dönemlerinde yargı hakkının medeni milletlerin kişisel yetkisi lehine kısıtlandığı bir ulus, Cumhuriyet döneminde ülkesel yetkisini uluslararası hukukun çizdiği sınırlar içinde serbestçe kullanmak hakkına sahip olmuştur. İşte bugün sözünü ettiğimiz uluslararası usul hukukunun temeli bu anlayışa dayanmaktadır.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde içine kapalı bir yaşamı tercih eden Türkiye, bugün uluslararası ilişkiler ve uluslararası özel hukuk alanında birçok gelişmeye açıktır. Özellikle uluslararası aile hukuku ve ticaret hukuku anlamında görülen ilişki yoğunluğu, uluslararası özel hukukun gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Esasen I. İzmir İktisat Kongresi toplandığında, Lozan Sözleşmesi müzakerelerine ara verilmişti ve Türkiye yabancı sermaye dahil ekonominin gelişmesine odaklanmıştı. Atatürk'ün "İktisadi bakımdan gelişmemiş devletler, siyaseten bağımsız olamaz" sözü tüm ekonomik yönden geri kalmış ülkelere örnek teşkil etmiştir.
D.E.Ü. Hukuk Fakültesi'nde yıllarca birlikte çalıştığımız Yrd. Doç. Dr. Uğur Tütüncübaşı ile birlikte yazdığımız "Uluslararası Usûl Hukuku" kitabı; diğer ders kitaplarından biraz farklı bir anlayışla yazılmıştır. Tarafımdan yazılan kitabın Birinci Bölümü, genel olarak yargı hakkı, uluslararası yetki ve tahkim konularına ayrılmıştır. Bu bölümde Türk Hukukunda kabul edilen esaslar yanında, AngloSakson hukuku ve Kara Avrupası hukukunda yer alan temel prensiplere değinilmiştir. Bu konular arasında yer alan münhasır yetki anlaşması, davayı önleyici tedbir kararı, elverişsiz mahkeme doktrini, kesin hüküm ve derdestlik itirazı gibi konular karşılaştırmalı hukuk açısından incelenmiştir.
Kitapta uluslararası tahkime özel bir önem verilmiştir, tahkimin unsurları, çeşitleri, tahkime uygulanacak hukuk ayrıntılı biçimde incelenmiştir. Paralel davalarda derdestlik, yetkinin yetkisi, hakemlikte derdestlik ve paralel davalar ve kesin hüküm konuları ayrıca ele alınmıştır.
İkinci Bölüm, Türk Mahkemelerinin Uluslararası Yetkisine ayrılmıştır. Bu bölüm Yrd. Doç. Dr. Uğur Tütüncübaşı tarafından titizlikle hazırlanmıştır. Özellikle akitte zayıf tarafın korunmasına ilişkin yetki hükümlerindeki görüşümüz özgündür. Doktrindeki tartışmalara yer verilmekle birlikte, bu hükümlerin kaleme alınışındaki hata üzerinde de durulmuş ve olması gereken hukuk bakımından çözüm yolları önerilmiştir.
Üçüncü Bölüm, Hukuki Yardım başlığı altında; adli yardım, istinabe, teminat ve tebligat konularına ayrılmıştır.
Dördüncü Bölüm, Devletlerin yargı dokunulmazlığına ve icra dokunulmazlığına ilişkindir. Beşinci Bölüm, Türk hukukunda Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine ayrılmıştır. "Çekişmesiz Yargı Kararlarının Tanınması" adlı kitabı bulunan Tütüncübaşı bu bölümü ayrıntılarıyla yazmıştır.
Son bölüm, Türk Hukukunda Uluslararası Tahkime ayrılmış, New York Sözleşmesi ve Cenevre Sözleşmesi hükümleri ile birlikte iç hukukta tahkimin çeşitli konularda düzenlenişi ele alınmıştır. Tarafımdan yazılan bu bölümde, HMK'da düzenlenen iç doktrin, MTK'nın hükümleri, tahkimde mahkemelerin rolü, kamu imtiyaz sözleşmelerinde tahkim, tahkime uygulanacak hukuk olarak lex mercatoria'ya yer verilmiştir. Son olarak MÖHUK'ta düzenlenen hakem kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin şartlar ve tahkim usulü ele alınmıştır.
Kitap, lisans seviyesinde ders kitabı olarak düşünülmekle birlikte, yüksek lisans ve doktora dersleri için de temel bir kaynak teşkil edebilecek niteliktedir.