Sustum... Arabaya binip uzaklaştım. Arkamdan gelmemiş, karanlığa gömülmüştü. O kâğıtta şunlar yazıyordu.
“Bir anda güneşten yakıcı bir alev fışkıracak. Karanlık evrene bir kırbaç gibi atılacak. Sense her şeyden habersiz yürüyeceksin yorgun sırtınla. İşte o an, hiç sanmadığın o an... Her umut, her hayal, her düş bir bir can bulacak. Son nefesini verirken denize savrulan balıklar gibi... Işıklı pullarıyla kelebeklerin kanat çırpışına benzer kıvrılarak ve susayan gövdelerini çarparak suya...
Ve sen âşık olacaksın bana. Yeniden... Yeniden... Ayak basmadığın bir toprağa adımını atar gibi. İlk defa...''
Sustum... Arabaya binip uzaklaştım. Arkamdan gelmemiş, karanlığa gömülmüştü. O kâğıtta şunlar yazıyordu.
“Bir anda güneşten yakıcı bir alev fışkıracak. Karanlık evrene bir kırbaç gibi atılacak. Sense her şeyden habersiz yürüyeceksin yorgun sırtınla. İşte o an, hiç sanmadığın o an... Her umut, her hayal, her düş bir bir can bulacak. Son nefesini verirken denize savrulan balıklar gibi... Işıklı pullarıyla kelebeklerin kanat çırpışına benzer kıvrılarak ve susayan gövdelerini çarparak suya...
Ve sen âşık olacaksın bana. Yeniden... Yeniden... Ayak basmadığın bir toprağa adımını atar gibi. İlk defa...''