Üniversite Üzerine Dertleşi

Stok Kodu:
9789758322879
Boyut:
14.00x21.00
Sayfa Sayısı:
330
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-08
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9789758322879
465564
Üniversite Üzerine Dertleşi
Üniversite Üzerine Dertleşi
18.00

Üniversitenin gövdesi bilim ise, öğretim ve öğrenim de bu gövdeden fışkıran filizler ve dallardır.

- Ernst E. Hirsch

Üniversiteler Kanunu ben doğduktan yedi ay sonra, 18 Haziran 1946 tarihinde, TBMM'nden çıktı. Daha çok 4936 sayılı yasa olarak anılır. Üniversite tarihinde önemlidir.

Yasa düzeyinde ilk mevzuattır. Üniversite ilk kez yönetsel ve bilimsel özerkliğe (özgürlüğe) kavuşmuştur. Bu yasa 1960'da çok büyük değişiklik geçirmiştir (42 maddesi). İkinci yasa 1750 sayılı ve 1973 tarihli Üniversiteler Kanunu'dur. Bu yasa da özerkliği korumuştur.

Kısa ömürlü olmuştur. Üçüncü yasa 2547 sayılı ve 1981 tarihli Yükseköğretim Kanunu'dur. Bunu 12 Eylül 1980 darbesini yapan beş kişilik cunta ve işbirlikçisi Prof. Dr. İhsan Ali Doğramacı çıkarmıştır. Özerklik kaldırılmış, yasanın geleneksel ve doğru adı değiştirilmiştir. 35 yıllık birikim ve deneyim yok sayılmıştır.

1963 yılında üniversiteli oldum. Özerklik yasası 17 yaşında idi. Ben şu anda 70 yaşındayım. Bu yaşın 52 yılını üniversitede geçirdim. Üniversite konularıyla ilgili ilk yazımı 1965'te AÜ Veteriner Fakültesi Öğrenci Derneği Evrim Dergisi'nde (sayı 25) yayımladım. İlgim sürekli gelişti. Bu sürede öğrenci ve öğretim üye ve yardımcıları derneklerinde yöneticilik yaptım.

Akademik yaşamımda 4936'yla bilim doktoru, 1750'yle üniversite doçenti, 2547'yle üniversite profesörü sanını aldım. İlginç değil mi? Bu sürede üç kez üniversiteden atıldım, yedi yılı üniversite dışında geçirdim. Bu da bir başka ilginçlik.

1946-1981 arasında üniversite yasaları fazla tartışılmadı. Ancak, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu gündemden hiç düşmedi. 34 yıldır tartışılıyor. Üniversite onulmaz yara aldı; üniversite olmaktan çıktı. Öğretim elemanları ezildiler, onurları aşındırıldı.

YÖK döneminde verilen çetin mücadelenin içinde oldum. 13 kitap yazdım. Gelecekte tarih yazacaklar kitaplarımdan ve arşivimden yararlanacaklardır. Arşivde YÖK dönemine ait gazete kesikleri vardır. Piyasada pazarı olmayan bu kitapları yazarken bunu düşündüm. Bu konuda mütevazı olmuyorum. Aksini söyleyenler olursa, bunların ya akılları tutulmuştur ya da kıskanıyordur. Türkiye, her alanda, sessiz ve adı unutulan kahramanlarla doludur.

Elinizdeki kitap 52 yıllık birikimimin son yapıtıdır. 2000 yılında yayımladığım 600 sayfalık Türkiye Üniversite Tarihi (2. Baskı) kitabımın özetlenmişi ve yenilenmişidir. Tarihi bilgi konuşulduğu ya da yaşandığı anın hemen öncesini kapsar.

Üzülerek söylemeliyim ki “YÖK Tarihi” tam anlamıyla yazılmamıştır. Bu yüz karası dönemin gizli belgeleri kamuya açılmamıştır. Dönem tarihini yazacaklar benim yazdıklarıma bakmalıdırlar.

Bu kitabımla; uğruna ömür tükettiğim, çilelerine katlandığım, çoluk çocuğumla sıkıntılar yaşadığım üniversite ile, kendi kendime dertleştim. O yüzden adını “Üniversite Üzerine Dertleşi” koydum.

Selvi Yayınevi Satış Müdürü İsmail Kınacı'ya, Alp Basımevi Yönetmeni Fatih Sonkur'a, Grafik-Tasarım çalışanı Hüseyin Çağlıkasap'a, kapak resmi için Hasan Mutlu'ya teşekkür ederim.

Saygılarımla.

- Dr. M. Tahir Hatipoğlu Ankara, Temmuz, 2015

Üniversitenin gövdesi bilim ise, öğretim ve öğrenim de bu gövdeden fışkıran filizler ve dallardır.

- Ernst E. Hirsch

Üniversiteler Kanunu ben doğduktan yedi ay sonra, 18 Haziran 1946 tarihinde, TBMM'nden çıktı. Daha çok 4936 sayılı yasa olarak anılır. Üniversite tarihinde önemlidir.

Yasa düzeyinde ilk mevzuattır. Üniversite ilk kez yönetsel ve bilimsel özerkliğe (özgürlüğe) kavuşmuştur. Bu yasa 1960'da çok büyük değişiklik geçirmiştir (42 maddesi). İkinci yasa 1750 sayılı ve 1973 tarihli Üniversiteler Kanunu'dur. Bu yasa da özerkliği korumuştur.

Kısa ömürlü olmuştur. Üçüncü yasa 2547 sayılı ve 1981 tarihli Yükseköğretim Kanunu'dur. Bunu 12 Eylül 1980 darbesini yapan beş kişilik cunta ve işbirlikçisi Prof. Dr. İhsan Ali Doğramacı çıkarmıştır. Özerklik kaldırılmış, yasanın geleneksel ve doğru adı değiştirilmiştir. 35 yıllık birikim ve deneyim yok sayılmıştır.

1963 yılında üniversiteli oldum. Özerklik yasası 17 yaşında idi. Ben şu anda 70 yaşındayım. Bu yaşın 52 yılını üniversitede geçirdim. Üniversite konularıyla ilgili ilk yazımı 1965'te AÜ Veteriner Fakültesi Öğrenci Derneği Evrim Dergisi'nde (sayı 25) yayımladım. İlgim sürekli gelişti. Bu sürede öğrenci ve öğretim üye ve yardımcıları derneklerinde yöneticilik yaptım.

Akademik yaşamımda 4936'yla bilim doktoru, 1750'yle üniversite doçenti, 2547'yle üniversite profesörü sanını aldım. İlginç değil mi? Bu sürede üç kez üniversiteden atıldım, yedi yılı üniversite dışında geçirdim. Bu da bir başka ilginçlik.

1946-1981 arasında üniversite yasaları fazla tartışılmadı. Ancak, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu gündemden hiç düşmedi. 34 yıldır tartışılıyor. Üniversite onulmaz yara aldı; üniversite olmaktan çıktı. Öğretim elemanları ezildiler, onurları aşındırıldı.

YÖK döneminde verilen çetin mücadelenin içinde oldum. 13 kitap yazdım. Gelecekte tarih yazacaklar kitaplarımdan ve arşivimden yararlanacaklardır. Arşivde YÖK dönemine ait gazete kesikleri vardır. Piyasada pazarı olmayan bu kitapları yazarken bunu düşündüm. Bu konuda mütevazı olmuyorum. Aksini söyleyenler olursa, bunların ya akılları tutulmuştur ya da kıskanıyordur. Türkiye, her alanda, sessiz ve adı unutulan kahramanlarla doludur.

Elinizdeki kitap 52 yıllık birikimimin son yapıtıdır. 2000 yılında yayımladığım 600 sayfalık Türkiye Üniversite Tarihi (2. Baskı) kitabımın özetlenmişi ve yenilenmişidir. Tarihi bilgi konuşulduğu ya da yaşandığı anın hemen öncesini kapsar.

Üzülerek söylemeliyim ki “YÖK Tarihi” tam anlamıyla yazılmamıştır. Bu yüz karası dönemin gizli belgeleri kamuya açılmamıştır. Dönem tarihini yazacaklar benim yazdıklarıma bakmalıdırlar.

Bu kitabımla; uğruna ömür tükettiğim, çilelerine katlandığım, çoluk çocuğumla sıkıntılar yaşadığım üniversite ile, kendi kendime dertleştim. O yüzden adını “Üniversite Üzerine Dertleşi” koydum.

Selvi Yayınevi Satış Müdürü İsmail Kınacı'ya, Alp Basımevi Yönetmeni Fatih Sonkur'a, Grafik-Tasarım çalışanı Hüseyin Çağlıkasap'a, kapak resmi için Hasan Mutlu'ya teşekkür ederim.

Saygılarımla.

- Dr. M. Tahir Hatipoğlu Ankara, Temmuz, 2015

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat