Ülkemizin toplumsal tarihinde 1975-80 yılları arasındaki dönem özel bir öneme sahiptir. 12 Eylül askeri darbasiyle son bulan bu dönem, bugün yapılan siyasal değerlendirmelerde bile genellikle olumsuz, bir daha yaşanmaması gereken bir dönem olarak anılmaktadır. Toplumsal bilincimizde adeta ortak bir kabul haline gelen bu değerlendirmeler aslında 12 Eylül yöneticilerinin yarattığı çarpıtılmış bir tarih anlayışının ürünüdür.
12 Eylül öncesinde faşist güçler eliyle yaygınlaştırılan saldırı ve katliamlardan yılan Türkiye toplumu, şiddet ortamına son verecek, can güvenliğini sağlayacak her türlü siyasal çözüme razı hale getirilmiştir. Bu atmosferde gerçekleştirilen 12 Eylül askeri darbesi, etkili bir toplumsal muhalefetle karşılaşmamış, "şiddet ortamına son verilecek, can güvenliğinin sağlanması"nın bedeli ise, tüm hak ve özgürlüklerin askıya alındığı yüz binlerce insanın işkenceli sorgulardan geçtiği, birlercesinin yurttaşlıktan, işten atıldığı, yerinden yurdundan kovulduğu, onlarcasının idam edildiği bir başka terör ve baskı ortamına katlanmak olmuştur.
12 Eylülcüler topluma giydirecekleri bu deli gömleğinin gerçekçesi olarak hep 12 Eylül öncesi dönemi gösterdirelr. 1975-80 sürecini "kardeş kanı akıtılan bir kargaşa ve anarşi dönemi" olarak toplumun belleğine kazımaya çalıştılar. Böylece 12 Eylül öncesinde yaşanan olayların gerçek nedenleri belleklerden silinecek tüm faşist katliam ve cinayetler üstü örtülmeye ve bunlar unutturulmaya çalışılı. Ama asıl unutturulmak istenen 12 Eylül öncesi toplumda yeşermeye başlayan ve hayalden gerçeğe dönmeye başlayan özgürlükçü, eşitlikçi, paylaşımcı, dayanışmacı bir yaşam biçimiydi.
"Unutturulanlar" belgesel dizi 12 Eylülcüler unutturmaya ve örtbas etmeye çalıştığı bir dönemin gerçeklerini yansıtmaya çalışan kollektif bir çalışmanın ürünüdür. Dizide yer alan bölüm başlıkları:1) Fasta Gerçeği2) Yeraltı Maden-İş Sendikası / Yeni Çeltek 3) Tariş, Gültepe, Çementepe Direnişleri 4) Maraş Katliamı'dır. 4 yılı aşan bir sürece 200'e yakın insanla birebir görüşülerek gerçekleştirilen dizide konu edilen kişilerin ağzından aktarılmaktadır. Kameramanından, ışıkçısına, kurgusundan senaristine kadar katkıda bulunanların çoğunun amatör olduğu söylenebilecek bu belgeselleri izlerken "kan ve gözyaşı" diye unutturulmaya çalışılanın aslında Maraş Katliamı benzeri faşist tertip ve katliamlar olduğunu göreceksiniz; "kargaşa ve anarşi" öcüsünün alsında halkın can, mal ve iş güvenliği için faşist saldırılara karşı yürüttüğü direniş mücadelesi ve bu mücadelesi ve bu mücadele içinde doğan Fatsa, Yeni Çeltek benzeri "doğrudan demokrasi" örnekleri olduğunun ayırdına varacaksınız.
Ülkemizin toplumsal tarihinde 1975-80 yılları arasındaki dönem özel bir öneme sahiptir. 12 Eylül askeri darbasiyle son bulan bu dönem, bugün yapılan siyasal değerlendirmelerde bile genellikle olumsuz, bir daha yaşanmaması gereken bir dönem olarak anılmaktadır. Toplumsal bilincimizde adeta ortak bir kabul haline gelen bu değerlendirmeler aslında 12 Eylül yöneticilerinin yarattığı çarpıtılmış bir tarih anlayışının ürünüdür.
12 Eylül öncesinde faşist güçler eliyle yaygınlaştırılan saldırı ve katliamlardan yılan Türkiye toplumu, şiddet ortamına son verecek, can güvenliğini sağlayacak her türlü siyasal çözüme razı hale getirilmiştir. Bu atmosferde gerçekleştirilen 12 Eylül askeri darbesi, etkili bir toplumsal muhalefetle karşılaşmamış, "şiddet ortamına son verilecek, can güvenliğinin sağlanması"nın bedeli ise, tüm hak ve özgürlüklerin askıya alındığı yüz binlerce insanın işkenceli sorgulardan geçtiği, birlercesinin yurttaşlıktan, işten atıldığı, yerinden yurdundan kovulduğu, onlarcasının idam edildiği bir başka terör ve baskı ortamına katlanmak olmuştur.
12 Eylülcüler topluma giydirecekleri bu deli gömleğinin gerçekçesi olarak hep 12 Eylül öncesi dönemi gösterdirelr. 1975-80 sürecini "kardeş kanı akıtılan bir kargaşa ve anarşi dönemi" olarak toplumun belleğine kazımaya çalıştılar. Böylece 12 Eylül öncesinde yaşanan olayların gerçek nedenleri belleklerden silinecek tüm faşist katliam ve cinayetler üstü örtülmeye ve bunlar unutturulmaya çalışılı. Ama asıl unutturulmak istenen 12 Eylül öncesi toplumda yeşermeye başlayan ve hayalden gerçeğe dönmeye başlayan özgürlükçü, eşitlikçi, paylaşımcı, dayanışmacı bir yaşam biçimiydi.
"Unutturulanlar" belgesel dizi 12 Eylülcüler unutturmaya ve örtbas etmeye çalıştığı bir dönemin gerçeklerini yansıtmaya çalışan kollektif bir çalışmanın ürünüdür. Dizide yer alan bölüm başlıkları:1) Fasta Gerçeği2) Yeraltı Maden-İş Sendikası / Yeni Çeltek 3) Tariş, Gültepe, Çementepe Direnişleri 4) Maraş Katliamı'dır. 4 yılı aşan bir sürece 200'e yakın insanla birebir görüşülerek gerçekleştirilen dizide konu edilen kişilerin ağzından aktarılmaktadır. Kameramanından, ışıkçısına, kurgusundan senaristine kadar katkıda bulunanların çoğunun amatör olduğu söylenebilecek bu belgeselleri izlerken "kan ve gözyaşı" diye unutturulmaya çalışılanın aslında Maraş Katliamı benzeri faşist tertip ve katliamlar olduğunu göreceksiniz; "kargaşa ve anarşi" öcüsünün alsında halkın can, mal ve iş güvenliği için faşist saldırılara karşı yürüttüğü direniş mücadelesi ve bu mücadelesi ve bu mücadele içinde doğan Fatsa, Yeni Çeltek benzeri "doğrudan demokrasi" örnekleri olduğunun ayırdına varacaksınız.
