Mektupların duygular, dönemsel olaylar, yaşanılan devirdeki toplum yapısı vs. hakkında bilgi veren birer belge olduklarına inanıyorum ve yayımlanmaları gerektiğini düşünüyorum. Hatıra defterlerindeki yazıları da mektup olarak nitelendirebiliriz. Ünlü insanların mektuplarının yayımlanması doğal. Annem ünlü biri değil. Ancak, altı yıl boyunca, çocukluktan genç kızlığa adım atılmış bir süreçte, üstelik gece gündüz bir arada kalmış genç öğretmen adaylarının yazdıkları anılar fotoğraflarla birleşince o döneme ışık tutuyor.
- Rana Taşkın
1958 yılında en küçük kardeşim Bedriye doğunca, babam ‘Çok güzel bir kardeşin oldu' diye mektup yazmıştı. Bu haberden çok hoşlandığımı söyleyemem. Arkadaşlarım mektubu görmüşler. Hamamlarımız vardı. Kim olduğunu hatırlamıyorum, birisi göbek taşına çıkıp mektubu sesli olarak okumaya başladı. Herkes gülüyor, ben kızıyordum. Şükran öğretmen olacak, yeni kardeşi olmuş diyorlardı.
- Şükran Akıncı Taşkın
Biricik Şükran'ım,
Birbirimizi kırdığımız en küçük kırgınlıkları bile tatlı birer hatıra telakki edeceğim. Zira hayatın problemleri bize onları hem de nasıl aratacak… Şöyle bir düşün canım, bu irfan yuvasına geleli tam altı sene oldu. Dile kolay geliyor. Altı saat değil, altı ay değil, koskoca altı sene. Bir bugünü, bir de ilk geldiğimiz günü düşünüyorum.
- Feride Yaman
Şükrancığım biz altı sene burada kiracılık yaptık, şimdi her eşyamızı topladık, yolculuk yarın başlıyor. Bu yolculuk ebedi değil mi? Daha birbirimizi göremeyecek miyiz? Buna hiç inanmıyorum. Ben hep her seneki gibi yine geleceğiz zannediyorum fakat aldanıyorum. Artık gelmeyeceğim, gelmeyeceksin öyle mi? Söylesene Şükran, niçin susuyorsun, sana soruyorum! Yoksa sen gelecek misin? Hayır sen de gelmeyeceksin.
- Sıdıka Ataözden
Mektupların duygular, dönemsel olaylar, yaşanılan devirdeki toplum yapısı vs. hakkında bilgi veren birer belge olduklarına inanıyorum ve yayımlanmaları gerektiğini düşünüyorum. Hatıra defterlerindeki yazıları da mektup olarak nitelendirebiliriz. Ünlü insanların mektuplarının yayımlanması doğal. Annem ünlü biri değil. Ancak, altı yıl boyunca, çocukluktan genç kızlığa adım atılmış bir süreçte, üstelik gece gündüz bir arada kalmış genç öğretmen adaylarının yazdıkları anılar fotoğraflarla birleşince o döneme ışık tutuyor.
- Rana Taşkın
1958 yılında en küçük kardeşim Bedriye doğunca, babam ‘Çok güzel bir kardeşin oldu' diye mektup yazmıştı. Bu haberden çok hoşlandığımı söyleyemem. Arkadaşlarım mektubu görmüşler. Hamamlarımız vardı. Kim olduğunu hatırlamıyorum, birisi göbek taşına çıkıp mektubu sesli olarak okumaya başladı. Herkes gülüyor, ben kızıyordum. Şükran öğretmen olacak, yeni kardeşi olmuş diyorlardı.
- Şükran Akıncı Taşkın
Biricik Şükran'ım,
Birbirimizi kırdığımız en küçük kırgınlıkları bile tatlı birer hatıra telakki edeceğim. Zira hayatın problemleri bize onları hem de nasıl aratacak… Şöyle bir düşün canım, bu irfan yuvasına geleli tam altı sene oldu. Dile kolay geliyor. Altı saat değil, altı ay değil, koskoca altı sene. Bir bugünü, bir de ilk geldiğimiz günü düşünüyorum.
- Feride Yaman
Şükrancığım biz altı sene burada kiracılık yaptık, şimdi her eşyamızı topladık, yolculuk yarın başlıyor. Bu yolculuk ebedi değil mi? Daha birbirimizi göremeyecek miyiz? Buna hiç inanmıyorum. Ben hep her seneki gibi yine geleceğiz zannediyorum fakat aldanıyorum. Artık gelmeyeceğim, gelmeyeceksin öyle mi? Söylesene Şükran, niçin susuyorsun, sana soruyorum! Yoksa sen gelecek misin? Hayır sen de gelmeyeceksin.
- Sıdıka Ataözden