İslâm felsefesinin mahiyetini ve muhtevasını doğru bir şekilde anlayıp düşünce tarihi içinde işgal ettiği yeri nesnel ölçütlerle tespit etmenin en verimli yollarından birisi, özgünlük-taklit ikileminin baskısından kurtularak, bu felsefî geleneğin kilit kavramları hakkında mukayeseli çalışmalar yapmaktır. Gerek İslâm felsefesinin kendi içindeki farklı yaklaşımlar ve gerekse felsefî gelenekle İslâm düşüncesinin diğer boyutları arasında kavramsal düzeyde yapılacak mukayeseli çalışmalar, sadece İslâm felsefesi geleneğini değil, bir bütün olarak İslâm düşüncesini doğru bir şekilde anlama yolunda bize geniş imkânlar sunacaktır. Varlık ve İmkân, bu hedef doğrultusunda, felsefî terminolojiye Aristoteles tarafından kazandırılan imkânın, İbn Sînâ'ya uzanan süreçte metafiziğin temel bir kavramı haline geliş serüveninin izlerini sürmeyi amaçlıyor. İbn Sînâ'ya kadar bir mantık terimi olma özelliği ön planda olan imkân, İbn Sînâ tarafından sudûrdan hudûsa, varlık-mahiyet ayırımından birlik-çokluk ikilemine, kötülükten bilkuvveliğe kadar metafiziğin en temel kavramlarıyla yakından ilişkili bir konuma yükseltilmiştir. İbn Sînâ'nın İslâm felsefesi geleneğindeki merkezî ve etkili yeri, aynı zamanda imkânı da bu geleneği anlamanın anahtarlarından biri haline getirmektedir.
İslâm felsefesinin mahiyetini ve muhtevasını doğru bir şekilde anlayıp düşünce tarihi içinde işgal ettiği yeri nesnel ölçütlerle tespit etmenin en verimli yollarından birisi, özgünlük-taklit ikileminin baskısından kurtularak, bu felsefî geleneğin kilit kavramları hakkında mukayeseli çalışmalar yapmaktır. Gerek İslâm felsefesinin kendi içindeki farklı yaklaşımlar ve gerekse felsefî gelenekle İslâm düşüncesinin diğer boyutları arasında kavramsal düzeyde yapılacak mukayeseli çalışmalar, sadece İslâm felsefesi geleneğini değil, bir bütün olarak İslâm düşüncesini doğru bir şekilde anlama yolunda bize geniş imkânlar sunacaktır. Varlık ve İmkân, bu hedef doğrultusunda, felsefî terminolojiye Aristoteles tarafından kazandırılan imkânın, İbn Sînâ'ya uzanan süreçte metafiziğin temel bir kavramı haline geliş serüveninin izlerini sürmeyi amaçlıyor. İbn Sînâ'ya kadar bir mantık terimi olma özelliği ön planda olan imkân, İbn Sînâ tarafından sudûrdan hudûsa, varlık-mahiyet ayırımından birlik-çokluk ikilemine, kötülükten bilkuvveliğe kadar metafiziğin en temel kavramlarıyla yakından ilişkili bir konuma yükseltilmiştir. İbn Sînâ'nın İslâm felsefesi geleneğindeki merkezî ve etkili yeri, aynı zamanda imkânı da bu geleneği anlamanın anahtarlarından biri haline getirmektedir.