“son kez/ sevdaya tutulduğumda/öldürdüm adamı/ama bu eski bir yüzyılda/ başka bir ülkede/ daha sıcak bir iklimdeydi/ ve ölüm kanıtladı onun/gelip geçici bir yabancı olduğunu/ diğerleri gibi”
- Alice Walker (feminist-insan hakları aktivisti)
Arzularımızı yöneten kötü kalpli periler, hayatımızda “bir varmış, bir yokmuş” diyerek uydurulan oyunun kahramanlarıdır ve kulaktan kulağa fısıltı ile bu oyuna dahil etmek isterler bizi. Nunila, yani kitabın hikâyecisi, mealen diyor ki; iflah olmaz bir romantik olup hayatımın önemli bir kısmında bekledim, âşık olacağım adamı. Tıpkı masallardaki gibi; evlenip, mutlu olup ve sürekli keklik yiyerek…
İşte, kadınlara fısıldanan mutluluk tablosu: ayağımızı sıkan ayakkabılar… Bedenimizi saran elbiseler…
Ve “Yeter” perisi ile tanışıyoruz.
Ve annemize not bırakarak: “Bir zamanlar özgür kadınlar varmış ve keklikler özgürce uçarlarmış…”Ve anlıyoruz ki; “prensleri terk etmek o kadar zordur ki, bazen onları bırakabilmek için iki veya üç prens daha eskitmek gerekir”
“son kez/ sevdaya tutulduğumda/öldürdüm adamı/ama bu eski bir yüzyılda/ başka bir ülkede/ daha sıcak bir iklimdeydi/ ve ölüm kanıtladı onun/gelip geçici bir yabancı olduğunu/ diğerleri gibi”
- Alice Walker (feminist-insan hakları aktivisti)
Arzularımızı yöneten kötü kalpli periler, hayatımızda “bir varmış, bir yokmuş” diyerek uydurulan oyunun kahramanlarıdır ve kulaktan kulağa fısıltı ile bu oyuna dahil etmek isterler bizi. Nunila, yani kitabın hikâyecisi, mealen diyor ki; iflah olmaz bir romantik olup hayatımın önemli bir kısmında bekledim, âşık olacağım adamı. Tıpkı masallardaki gibi; evlenip, mutlu olup ve sürekli keklik yiyerek…
İşte, kadınlara fısıldanan mutluluk tablosu: ayağımızı sıkan ayakkabılar… Bedenimizi saran elbiseler…
Ve “Yeter” perisi ile tanışıyoruz.
Ve annemize not bırakarak: “Bir zamanlar özgür kadınlar varmış ve keklikler özgürce uçarlarmış…”Ve anlıyoruz ki; “prensleri terk etmek o kadar zordur ki, bazen onları bırakabilmek için iki veya üç prens daha eskitmek gerekir”