Birimizin saçı diğerinden kısa,
Aynı boyda, aynı huyda iki çocuktuk.
Asma bahçelerinden üzüm,
Komşunun kümesinden yumurta,
Bahçesinden vişne, kiraz çalardık.
Birimizin ayağı takılıp düşse,
İkimiz de yakalanırdık.
Aşkın dili yoktu; tonla azar işitirdik.
Birimizin saçı diğerinden kara,
Aynı iklimde, aynı doğada iki gençtik.
Bulutlardan yağmur,
Komşunun bakışlarından hüzün,
Bahçesinden papatya, gül çalardık.
Birimizin gözleri dolsa,
İkimiz de ağlardık.
Aşkın dili yoktu; masallarda yaşardık.
Geniş ve bize uzak gökyüzünde, bizim olmayan,
Ama biz, hep bizim sandığımız yıldızlar gördük.
Ellerimizin terini birbirimizin teninde kaynatıyorduk.
Aşkın dili yoktu; biz var sanıyorduk.
Birimizin saçı diğerinden kısa,
Aynı boyda, aynı huyda iki çocuktuk.
Asma bahçelerinden üzüm,
Komşunun kümesinden yumurta,
Bahçesinden vişne, kiraz çalardık.
Birimizin ayağı takılıp düşse,
İkimiz de yakalanırdık.
Aşkın dili yoktu; tonla azar işitirdik.
Birimizin saçı diğerinden kara,
Aynı iklimde, aynı doğada iki gençtik.
Bulutlardan yağmur,
Komşunun bakışlarından hüzün,
Bahçesinden papatya, gül çalardık.
Birimizin gözleri dolsa,
İkimiz de ağlardık.
Aşkın dili yoktu; masallarda yaşardık.
Geniş ve bize uzak gökyüzünde, bizim olmayan,
Ama biz, hep bizim sandığımız yıldızlar gördük.
Ellerimizin terini birbirimizin teninde kaynatıyorduk.
Aşkın dili yoktu; biz var sanıyorduk.