Ona sarhoş diyorlardı... Ayyaş biliyorlardı onu... Oysa o bulanık ve karanlık hayatının aksine saf, arı-duru, tertemiz ve pırıltılı bir iç hayatı sürüyordu... Karanlık bir gecede, çamurların arasında "Allah-ü Teala"nın ismi yazılı olan kağıdı yüreğinden sızıp gelen bir ışıkla gördü... Ve razı gelmedi kalbi o mübarek kağıdı çamurların arasında bırakmaya... Eğildi... Aldı... Temizledi... Ve duvarının en yüksek yerine koydu. Ve Yüceler Yücesi, Alemlerin Rabbi, ismine gösterdiği bu hürmetten ötürü onu meyhane bataklıklarından çekip aldı, temizledi ve yükseltti... O da Rabbine söz verdi. Sözünü de tuttu. "Allah'a misak verdiğim gün yalın ayaktım. Şimdi ayağıma ayakkabı giymekten utanıyorum.ç" Hiç ayakkabı giymedi bir daha... Yalın Ayaklı Sultan oldu... Yaşadığı nezih hayatla, asırlar öncesinden günümüze, takva ölçülerinin ne derece hayata aktarılabileceğine dair önemli mesajlar gönderen bir gönül sultanı o... Bişr-i Hafi'nin hayatı, ibret tablolarıyla doludur.
Ona sarhoş diyorlardı... Ayyaş biliyorlardı onu... Oysa o bulanık ve karanlık hayatının aksine saf, arı-duru, tertemiz ve pırıltılı bir iç hayatı sürüyordu... Karanlık bir gecede, çamurların arasında "Allah-ü Teala"nın ismi yazılı olan kağıdı yüreğinden sızıp gelen bir ışıkla gördü... Ve razı gelmedi kalbi o mübarek kağıdı çamurların arasında bırakmaya... Eğildi... Aldı... Temizledi... Ve duvarının en yüksek yerine koydu. Ve Yüceler Yücesi, Alemlerin Rabbi, ismine gösterdiği bu hürmetten ötürü onu meyhane bataklıklarından çekip aldı, temizledi ve yükseltti... O da Rabbine söz verdi. Sözünü de tuttu. "Allah'a misak verdiğim gün yalın ayaktım. Şimdi ayağıma ayakkabı giymekten utanıyorum.ç" Hiç ayakkabı giymedi bir daha... Yalın Ayaklı Sultan oldu... Yaşadığı nezih hayatla, asırlar öncesinden günümüze, takva ölçülerinin ne derece hayata aktarılabileceğine dair önemli mesajlar gönderen bir gönül sultanı o... Bişr-i Hafi'nin hayatı, ibret tablolarıyla doludur.