Yangın, yeraltında sinsice uyuyan bir siyah pars gibi, huzursuzluğu her an hissedilip de geldiği kesin olarak söylenemeyen bir deprem gibi, yeryüzünün her köşesini ve bucağını hem ayrı ayrı, hem hep bir anda yokluyor.
Herkes ölüyor. Kimi hızlı kimi yavaş... Camlar patlıyor yangın sıcağıyla. Toprağın altı da yerin üstü gibi kaynıyor. Cübbeliler gerekeni düşünüyorlar. Kan kırmızı, koyu. “Gidiyorsan ben de geliyorum,” diyor kız kardeşi. Duvarlar, çöp şehirler. Yerliler, romantikler, siviller...
Kontroller. Renkler birer birer sönüyor. “Ne düşünüyorsun?”
Özge Sarıoğlu, felaket öngörüsüyle edebiyat şehrengizine giriyor. Ustaca yazılmış bir ilk roman. Yangın, ürkütücü bir distopya. Bir ihtimalin romanı.
Yangın, yeraltında sinsice uyuyan bir siyah pars gibi, huzursuzluğu her an hissedilip de geldiği kesin olarak söylenemeyen bir deprem gibi, yeryüzünün her köşesini ve bucağını hem ayrı ayrı, hem hep bir anda yokluyor.
Herkes ölüyor. Kimi hızlı kimi yavaş... Camlar patlıyor yangın sıcağıyla. Toprağın altı da yerin üstü gibi kaynıyor. Cübbeliler gerekeni düşünüyorlar. Kan kırmızı, koyu. “Gidiyorsan ben de geliyorum,” diyor kız kardeşi. Duvarlar, çöp şehirler. Yerliler, romantikler, siviller...
Kontroller. Renkler birer birer sönüyor. “Ne düşünüyorsun?”
Özge Sarıoğlu, felaket öngörüsüyle edebiyat şehrengizine giriyor. Ustaca yazılmış bir ilk roman. Yangın, ürkütücü bir distopya. Bir ihtimalin romanı.